Mutsuzluk Ve Kurtuluş Üzerine

3 Haziran 2011 Cuma 3 yorum

Evet bugün Cuma. Daha mı güzel hayat gerçekten? Yoksa Cuma sadece Pazartesinin habercisi mi? Hayat boşa bir döngü sanırım, biz hemstırlarsa durmaksızın tekerleğimizi çevirmeye devam ediyoruz. Ha gayret arkadaşlar umarım bir yere varırız. Daha fazla uzatmayalım, bu günün konusu “mutsuzluk ve kurtuluş” Hadi başlayalım.
Az sonra devasa boyutlardaki kurtuluş açıklamalarımı yapacağım ancak öncesinde neden mutsuz olduğumuzu anlamamız lazım.
Mutsuzuz, çünkü özel olduğumuzu düşünüyoruz.
Mutsuzuz çünkü farklı olduğumuzu, iyi olduğumuzu ve dolayısıyla iyi şeyleri hakettiğimizi düşünüyoruz.
Mutsuzuz çünkü kendimizi fazla önemsiyoruz.
Mutsuzuz çünkü kendi arzularımız dışında başka bir şey bilmiyoruz ve herşeyi istiyoruz.
Tamam sanıyorum değil mi? Buraya kadar herkes umarım anlamıştır neden mutsuz olduğunu. Peki hayat neden kötü geliyor bazılarına? Gelmiyor ki falan demeyin kırmıyayım kafanızı gayet geliyor işte duyuyorum yanınızdan geçerken. Ayrıca tanıdığım herkes alkolik oldu sıkıntıdan mutsuzluktan. İşte nedenler:
-Hayallerin gerçekleştirilemeyişi (sanki Dünya barışı hayal ediyor)
-Olmak istenilen yerde olamama(gel kucağıma otur burdan güzel yer yok)
-Parasızlık(olsa zaten kumar ya da karıya kıza yedirilecek)
-Çünkü sevgilim beni terketti. (çok bile durdu)
-Karşılıksız aşk yaşıyorum.(geçer)
-Araba istiyorum, ev istiyorum, tatil istiyorum, saygı istiyorum.(lütfen sıraya geçin)
-Çocuk istiyorum, çocuk istemiyorum, evlenmek istiyorum, yok sadece düzüşmek istiyorum.(iyi tamam yapın ben karışmıyorum)
İstiyorum istiyorum istiyorum istiyorum.
Tamam yeter, anladım siz mutsuz olmaya mahkumsunuz. Şimdi kesin sesinizi de beni dinleyin.
Siz kimsiniz ki birşey istiyorsunuz?
Cidden, yani siz gerçekten kimsiniz ki bu derece ciddiye alıyorsunuz kendinizi?
İyi şeylerin sizin başınıza gelme zorunluluğu yok.
Siz 7 milyarın içindeki biricik değilsiniz, 7 milyar’dan sadece 1’isiniz. Ne orjinalliğiniz, ne kadar orjinalliğiniz olabilir? Dünya, Evren ya da ne olursa olsun Tanrı için gerçekten özel olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?
Siz yaşasanız mutlu olsanız ne olur? Ölseniz geberseniz ne değişir? Natink!(Hiçbirşey) Monica Belluci konu dışıdır o ölürse ben çok üzülürüm.
Önce şunları bir anlayalım;
1-Bir şeyler elde etmek istiyorsanız hayatı kurallarıyla oynamalısınız. Manken hayaliyle otuzbir çekerek playboy olmuş insan olmadığı gibi milli piyango bileti düşünülerek yapılmış meditasyon neticesinde zengin olmuş insan da mevcut değildir. Kaldırın kıçınızı geliştirin kendinizi.
2-Oynamak istemiyorsanız da bu oyunu oynamayın gitsin, ki aslında çok daha mantıklıdır ancak sonradan götünüzün üzerine oturup yakınmayın.(Çok sinir oluyorum döverim valla)
3-Sakın birşeyleri elde ettiğinizde de mutlu olacağınızı sanmayın. Hatta çoğu zaman elde edememek etmekten daha iyidir ki en azından kendinizi kandırıp bir gün mutlu olacağınıza inandırırsınız.
4- Ve son nokta; Hiç kimse özel, kutsal , ilahi ya da seçilmiş değildir.(Neo haricinde o uçuyo) Evet bazılarımız şanslı doğdu bazılarımız ayak takımı.
Bazılarımız daha iyi bir iskelet yapısına sahip diye bugün daha iyi hayatlar yaşıyor, bazıları yuvarlak içi boş bir nesneyi ayağıyla daha iyi kontrol ediyor diye daha büyük evlerde yaşıyor. Bazılarının sadece göğüsleri ve kalçası çok güzel diye sizden çok daha iyi şartlara sahipler.( Sanırım bir uzaylı yaşadığımız sistemi görseydi götüyle gülerdi bunlara, her ne kadar bir götleri olduğundan emin olmasamda.) Bakın sizden daha iyiler ya da özeller demiyorum ama daha.... çok daha şanslılar.Sizin yetenekleriniz bu realitede ayak işleri için kullanılır unutmayın.
Neyse uzatmayalım dediğim şey şu; hayattan adalet başta olmak üzere hiççççbir şekilde hiç bir şey beklemeyin!! (gerçekte olmayan bir şeyin beklenmesi saçmadır) Bir şeyler bekledikçe mutsuz olursunuz. Ne zaman bir şeyler istemekten ya da beklemekten vazgeçersiniz işte o zaman gerçek kurtuluşu bulursunuz. Budist yaşamı tavsiye diyorum ilgilenenler gugılda şunu aratsın “dört yüce gerçek” Tek yol bu.
Yok ben tutunacağım bu hayata, zıçarım budizmine diyorsanız tabiki siz bilirsiniz ama ondan sonra gelip abi çok mutsuzum demeyin yeminle elimdeki kedi maması konservesini kafanıza atarım.
-Yok babacım sana demedim. gel pisi pisi...
Gelecekte görüşmek üzere.

3 yorum:

  • Batu Yazan dedi ki...

    Teşekkür ederim.
    Bence tek başına ümit etmek en büyük zaman kaybı.
    Harekete dökülemeyen bir istekse tamamen anlamsız ve boş.
    Öte yandan acılardan gerçekten kurtulmak için ümitten de, isteklerden de, hareketten de kurtulmak lazım.

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB