O yüzden önce şu iki maddenin üstünden geçelim;
1-Hayat tek bir kişi istediğinde değiştirilebilen bir şey değildir.Burada içinde yaşadığımız toplumdan yani herkesin hayatından bahsediyorum) En geniş anlamda buna “Dünya” diyebiliriz.
2-Hayatınız(sizin hayatınız) evet kısmen değiştirilebilen birşeydir. İşte burada bahsettiğim şey gerçekten sizin hayatınızdır. Sizin depresif, alıngan, tatminsiz, melankolik, ya da genel olarak mutlu biri olup olmadığınız bu ikinci düzlemde yaşadıklarınıza bağlıdır. Peki neden bu ikinci platforma yeterince hakim olamıyor ve onu değiştiremeyiz? Çünkü burada sadece siz yoksunuz. Sizin hayatınız başkalarının hayatıyla olan etkileşimden doğar ve bir olay bir kavram içine “başkası” kelimesi girdiği anda kontrolün belirli bir kısmı sizden alınmış demektir. “Hayatınızda” iki alan söz konusudur biri etki diğeri ilgi alanıdır. İsimleri yeterince ne olduklarını açıklar durumda olsa da kısaca değineyim. Etki alanı istek ve hareketinizle yapmak istediklerinizi değiştirebildiğiniz kontrolünüz altındaki alandır. Bu kavramları şu şekilde anlarsanız çok daha kolay olacaktır. Özellikle cinsellik üzerinden örnek veriyorum ki daha basit ve akılda kalıcı olsun. Etki alanınızı vücudunuz olarak düşünün ilgi alanınızı ise yanınızda duran bir kadın olarak hayal edin. Sizin yetkiniz vücudunuzda geçerlidir. Mastürbasyon yapmak istediğinizde seçim sizindir yapabilirsiniz ama yanınızdaki kadınla sevişmek istiyorsanız karar merciği siz değilsinizdir. İlgi alanınızdaki bu kadının herkes gibi kendi tercihleri vardır ve siz ona çeşitli kurlar yaparak kendi etki alanınızı genişletip onu etki alanınıza dahil etmeye çalışırsınız. Başarırsanız mutlu olursunuz başaramazanız mutsuz... Kuku - pipi üzerinden örnek verişim lütfen ufkunuzu daraltmasın. Gündemden bir örnek verirsem sanırım daha iyi kavrayacaksınız olayı. Bu örneğim seçimler üzerinden olacak. Etki alanınız dahilinde yapabildiğiniz şey oy vermektir(yetkiniz bu kadardır) ve bu yolla dış Dünyayı - değiştirmek istediğiniz şeyi -yönetimi (ilgili alanınızı) kendi etki alanınıza(istediğiniz şeye) dönüştürmeye çalışırsınız. Sonuç aynıdır, olursa mutlu olmazsa mutsuz olursunuz. İşte insanların mutlu olabilme oranları bu iki alan arasındaki uyuma bağlıdır. Birbirine tamamen ters ve hiç bir şekilde kesişmeyen etki - ilgi alanları mutsuz olmayı doğurur.
Bazıları için hayat daha kolaydır çünkü bu kişilerin ilgi alanı ve etki alanı kendiliğinden uyumludur.(Çoğunluktan biri olma durumu) Bazıları içinse hayat zordur çünkü bu kişilerin etki alanı ve ilgi alanı birbirinden dağlar kadar farklıdır, bu insanlar hayatları boyunca birşeylerin ters gittiğini hisseder değiştirmek ister ama değiştiremezler. Topluluktan farklı olan ya da olduğunu düşünen kişiler bu farklılıkları neticesinde topluluğun ihtiyaçlarından öte farklı ihtiyaçlar içinde olurlar ve bu da kişinin içinde dolmak bilmeyen bir boşluk yaratır.
Yani bu kadar cümleyle şunu anlatmak istiyorum. Hayatı nasıl değiştirip mutlu olabilirim diye debelenip durmayın. Hayatı değiştiremeyeceğiniz gibi kendi hayatınız üzerindeki etkiniz de gayet sınırlıdır. Herşeye etki edilemeyeceğini bilmelisiniz. Yapmanız gereken şey zaten bu değildir. Mutlu olmak için hayatla aranızda olan tek filtreniz, tek gözünüz olan algınızı yani kendinizi değiştirmeyi deneyin. Belki değer verdiğiniz şeyler o kadar da değerli değildir. Amaçlarınızın gerçekliğini bir kez daha gözden geçirin. Belki gerçekten bir planınız yok ve savruluyorsunuz. Belki amaçlarınızı siz bile seçmemişsinizdir. Kimbilir belki o an için yeriniz yanlıştır. Yani bakış açınızı değiştirin sevgili insanlar, inat edip hayata hakim olmayı denemeyin, göt olursunuz.
Hava çok güzel, dışarı çıkın. Sahilde güneşlenen kedilerin yanına oturup mavi gökyüzünü seyredin. O gökyüzü altında binlerce başka olasılık, başka hayat var. İstediğiniz birini seçmek için hala geç değil. Mutlu pazarlar.
0 yorum:
Yorum Gönder