Poposu Göğe Bakan Ördekler

12 Şubat 2016 Cuma 0 yorum



Devreler karışık yine. Kötü kalktım sabah. Sinirli.
Bok gibi sinirli. Bombok. İnatçı bok sinirli olur. Yolda yürüyen herkese ters ters baktım. Ne oluyor lan diyen bir tane adam çıkmadı. Dolmuş şoförüne terslendim. Cevap vermedi devam etti. Merdivenlerden çıkarken amca omuz attı. Fırlattım herifi ters tarafa baktım gözlerinin içine deli deli. Çevirdi başını. Masama ulaşmaya 2 kala ufuktan görevli teyze göründü. Yaklaşıyordu dümeni bozuk aşure gemisi gibi. Durdum. Aman ha dedim aman . Aman. Gelme üstüme.
Duydu içimden dediklerimi. Yön değiştirdi.
Çöktüm masaya. Çıkardım ilaç kutumu. 1000mg Sarı Kantaron, 20mg Cipram –malum ruh bozuk 25mg Atarax –ankisiyete tabiki doruklarda, 400mg kafein- bunları alıp uyanık kalmak ne mümkün, 2000mg Glukosamin –omuz eklemleri nanay.
Dizdim önüme. Gittim bir bidon su alıp ardı ardına yuvarladım hepsini.
Komadı tabi. Komadımı komaz. Bazen olur öyle.
Saat oldu 10. Durumlar aynı yönde. Sakinleşemiyorum. Normalde duramıyorum herkes soruyor neyin var diye. Yok diyorum bir şeyim iyim. Müzik mi dinlesem , kitap mı okusam. Tuvalete gidip mastürbasyon mu yapsam. Seksen türlü opsiyon geçti aklımdan. Öte yandan hiç içimden de gelmiyor kılımı kıpırdatmak. Sigara mı içsem ki dedim. Yok lan kim inecek şimdi aşağı. Dedim öğle olsun bari. Çıkayım hava alayım. Zaman tabiki geçmek bilmedi.
10:55.
Bakıyorum 10:55.
Bakıyorum 10:55.
Bakıyorum 10:55. Yüzümü yıkayıp geliyorum yine 10:55. Kesicem bilekleri. Islak mendille masamı köşe bucak temizledim saatlerce. Saat oldu 10:57. Gidip kahve fincanımı çitileyerek uzun uzun yıkadım oldu 11:00.
Ben de böyle bir yetenek var zamanı durdurabiliyorum. Ne hikmektse hep de istemediğim zamanlarla yapabiliyorum. Yetenek değil ceza yani. Neyse sonunda konsantre oldum ve saldım zamanı. Aktı. Yemeği de es geçtim. Kalori değil oksijen lazım bana. Kafes kapısı açılmış deve kuşu misali fırladım sokağa. Ardıma bakmadan koştum rüzgarlı havuza. Oturdum banka derin bir nefes aldım ki. Yer kaplaması nokta nokta hızla koyulaşmaya başladı. Hay yağmuruna sıçayım dedim. Kalktım. Yürüdüm yürüdüm yürüdüm ve yürüdüm. 20 metre falan yürümüşümdür yani. Sağda cafeler belirdi. Oh dedim burası uygun. Hemen çöktüm. Getir kızım dedim americano. Geldi hemen. 15 dakikada 5-6 sigara 2 americano 1 de esspresso. Ama yaradı sonunda. Tatlı bir gevşeme hali haiz oldu gövdede. Normalize olmaya yakın bir halde kalkıp yavaş adımlarla ofise doğru yürümeye başladım. Sonra ördekleri gördüm.
Poposu göğe bakan ördekler.
Onlardan vardı havuzda. Üç tane. O kadar güzel, o kadar şirin duruyorlar ki suda. Avlanır gibi, dikkatle bir şeyler arıyorlarmış gibi derinlerde.
Başları suya gömülü hepsinin. Yoğundular. Oturup bir süre onları izledim. Hiç kıpırdamadılar. Merak edip biraz yaklaştım. Kaçmadılar. İyice sokuldum. Sonunda dokundum birine. Gerçek değildi. Plastik bir ördekti . Diğerlerine baktım. Onlar da öyleydi. Dikkat edince hepsinin aynı renk ve desende olduklarını gördüm. Daha ileriye baktım. Yüzen başka ördekler vardı. Yüzüyormuş gibi yapıp suda durabilen demek daha doğru. Tüm havuz aynı. Hepsi plastikten. Ayrıca farkettim ki aslında bu ördeklerin de yüzüyormuş gibi yapıyor olması gerekiyor. Bir şekilde dengeleri bozulmuştu zavallıların. Yanlışlıkla başları suya girmiş kıçları havaya dönmüş.
Düzeltmeye çalıştım. Önce olur gibi oldu sonra vazgeçti olmadı. Kıçı yine bir şekilde döndü allaha baktı.
Bıraktım öylece. Çok uğraşmadım. Demek ki dedim bu plastik ördek de böyle gerekiyormuş evrene.
Hem biri düzgünken diğeri yamuksa ne olmuş ki. O yüzüyormuş gibi yapıyor diğeri yapıyormuş gibi de yapamıyor. Fark yok aralarında, o da sahte öbürü de.
Ördek havuzunu terkedip kendi havuzuma döndüm. Yarım saat kadar oyalandım ortalıkta. Bir kaç bardak kahve daha içtim. Saat 14 sularıydı kıçımı sonunda sandalyeye oturtmayı başarmış yine yüzüyor gibi yapmaya başlamıştım.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB