Tanrıyı Nasıl Öldürdüm?

2 Ocak 2012 Pazartesi 2 yorum


Tanrıyı ne zaman öldürmüştüm?
Net hatırlıyorum yirmiki yaşındaydım
Bütün...
Bütün çabalarımın boşa gittiği andı
Anlaşmamıza sadık kalmamıştı
Önce huzuruma çağırdım, masamın önündeki sandalyeye oturttum
Bana yanlış yapmanın başına neler getireceğini bilip bilmediğini sordum
Ağlamaya başladı salya sümük
Burnundan akan sümüklerin ağzına girdiğini bugün gibi hatırlıyorum
İğrençti.
Kafasına sertçe bir tokat attım, kes sesini dedim
Zırıltısı daha da yükseldi
Tekrar sordum,
Bana neden yanlış yaptın?
Neden önceden anlaştığımız gibi plana sadık kalmadın?
Hala cevap vermiyordu kamburu çıkmıştı, titreyerek gürültüyle ağlıyordu
Dokuz milimetrelik baretta marka tabancamı yavaşça önümdeki masaya koydum
Son kez soruyorum
Tüm hayatımı sana güvenerek riske attım ve sen söz verdiğin yerde beni korumak için yoktun
Neden?
Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu
Yüzüme bakamıyordu
Kekeleyerek zorla ağzından şu kelimeler döküldü.
“Tek... tek özrüm... başından beri aslında hiç varolmamış olmamdır.”
Silahımın namlusunu, kızarmış gözlerinin üzerindeki ıslak iki kaşının arasına yerleştirdim.
Kalbimde nefret...
Bir yandan da ve acıma vardı.
...
Soluklarım hızlı
...
Muazzam bir gürültüyle patladı tabanca,
Kurşun kafasını, mantarı delen tirbüşon gibi delip geçmişti
Bedeni oturduğu sandalyenin üzerinden akıp yere döküldü
Bir müddet hareket etmeden durdum masamda
Soluklarım her geçen saniye normale döndü
İçimdeki nefret yavaşça eridi ,
Pişmanlığa bırakmaya başladı yerini
Öldürmüş olmanın pişmanlığı değildi...
Kendi varlığını bile ispatlayamayan bir acize güvenmiş olmanın pişmanlığıydı
...
Yıllar sonra bile dönüp geriye baktığımda,
Tanrıyı öldürdükten sonra değişen tek bir şey olduğunu görüyorum hayatımda
Kırmızıya boyanan beyaz duvarlarım...

2 yorum:

  • Adsız dedi ki...

    yık duvarlarını
    cesaret et gerçeğe bakmaya
    elbet doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın
    kimbilir belki yarın belki yarındanda yakın.

    İşin aslı o büyük ve az sayıdaki seçenekler arasındaki saç telinden ince yolu görebilmekte.Elbet o yol hepimizin kurtuluşudur.
    Buda bende çam ağacı çoban felsefesi :)

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB