Sahilde
Temiz hava, bol güneş...
İşte buydu bu sabah uyandığımda tek istediğim.
Güzel de oldu perdeyi aralayıp gökyüzünü yeniden mavi görmek,
Sonunda birisi beni duymuş,
Anlamış gibiydi,
İstediğimi verdi.
Sevindim.
Üşüyerek ürpererek yıkadım bir çırpıda yüzümü
Sırtıma dün aldığım yeni paltomu giydim hemen
Alel acele evde bulabildiğim tüm bozukları ceplerime doldurdum
Fışkırdım sokağa,
Zaman kaybetmeden köşedeki kahve dükkanından espressomu aldım
Yürümeye başladım sahile doğru,
Vapur iskelesine vardığımda daha da keyiflendim.
Ne kadar basit,
Ve güzeldi
Hiç hesap, kitap, program yoktu baktığım denizde
Martılar karınlarını doyurmaktan başka bir amaç için uçmuyorlardı
Balıklar için bir Pazar yoktu,
Hepsi hergündü.
Tüm plan arkamdaydı
Arkam hengameydi, karmaşaydı, savaş alanıydı
Bir anlığına bile olsa sırtımı “plana” bütünüyle dönebilmek çok iyi geldi
...
Çok duramadım aynı noktada yürümek istedim
Ortaköye yürümeye başladım
İnsanlara göz attım yolda
Neredeyse herkes çiftti
Tek olanlar belli ki bir yerden bir yere gitmeye çalışıyorlardı.
Diğerlerinden farklıydılar,
Daha hızlıydılar ve çevreye değil yere bakarak yürüyorlardı
Bu bana tek başına sinemaya gidememeyi anımsattı
Bilirsiniz pek çok insan bunu tek başına yapmaz, yapamaz
Oysa bu durum yeryüzündeki en komik şeylerden biri,
İzlemek sevişmek gibi bir etkinlik değil ki illa birlikte yapılsın, gayet tek yapılıp zevk alınabilir
Hatta tekken daha bile zevkli
Bunun altında garip bir kendine güvensizlik yatıyor diye düşündüm.
Bir destek, bir ekip, bir grup, bir eş olmadan sokağa bile çıkamama...
Hayatın hiç bir noktasında güvenle duramama
Tek olma korkusu...
...
Sıkıyordu bu beni.
Saf çıkmıştım sokağa ama insanları gördüğüm anda yine düşünmeye başlamıştım,
Benim de lanetim bu diye düşündüm.
Çünkü kendiliğinden oluyordu
Yaşamları, aşkı, ilişkileri, davranışları, tercihleri, düşünüp duruyordum
...
Altında yatan gerçekleri...
Nedenleri kurcalayıp duruyordum.
...
Neyse ki yol kısaydı.
On dakika sonra Ortaköy sahile indiğimde keyifli martılar ve plansız Marmara denizi bana yine gülümsedi.
Ben de onlara.
Yine hafifledim.
İki kedi bankın üstünden atlayıp yanıma geldi,
Sağolsunlar onlar beni hiç yalnız bırakmazlar
Biri sürtündü bacağıma,
Eğilip başını okşadım, baktım küçük gözlerine...
Sonra önümdeki denize,
Sonunda yavaşladı yine zihnim.
...
Anladım.
...
Ne olursa olsun arkaya bakmayacaktım.
Şimdi değil.
Bugün değil.
Kimbilir belki hiç bir zaman değil.
Benim düşündüğüm kadar,
Beni de düşünen bir şey buluncaya dek,
Bunu değmeyecek hiç bir şey için yapmayacaktım.
...
Otuz yaşımda, yaşadığım en barışık, en güzel Pazar sabahını yaşadım.
...
...
Gri-beyaz renkli, koca gözlü tüylü şişkoyu saymazsak
Tek başımaydım.
Batu Yazan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder