Selam,
Bugün konumuz sıkılmak. Daha doğrususu bir ilişkiden sıkılmak. Sıkılmak neden var? Kendimden örmek vererek anlatırsam çok daha rahat anlaşılacağına inanıyorum. Hadi başlayalım.
Kısa ve öz bir yazı olmasına çalışacağım çünkü aslında işin özü çok ufak bir noktadan ibaret. Destan yazarak beyninizi ütülemek istemem.
Öncelikle bir ilişkiden çok kısa süre içinde sıkıldığımı belirtmeliyim. Bu ortaya kendini, sevişme isteğimin azalmasıyla gösterir. Eğer sevişmek istemiyorsam anlarım ki sıkılıyorumdur, bana çekici gelen şeylerin artık eski önemi yokolmaya başlıyordur. Bu aslında tahmin edemeyeceğiniz kadar kötü bir histir. Çünkü sevişme isteğinizin azalması kendi erkekliğinizi de sorgulamanıza sebep olur. Bana ne oluyor neden istemiyorum türü düşünceler kafanızın içinde cirit atmaya başlar. Bu telaşı doğurur, yatak konusunda telaşlandığınız anda durum daha da kötüye gitmeye başlar. Sonunda kendi ellerinizle kendinizi iğdiş edersiniz. Bir kız arkadaşımla birlikteliğimizin dördüncü ayından sonra sevişemediğimizi hatırlıyorum durum o kadar ciddi bir hal almıştı ki istisnasız her akşam kavga eder olmuştuk. O zaman bu durumun sebepleri üzerinde düşünmeye başladım sorunun fizyolojik mi yoksa psikolojik mi olduğunu anlamaya çalışıyordum. Problem içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştı, her yalnız kalışımda mastürbasyon yapıp kendimi kontrol eder olmuştum. Sertleşmekte sorun yaşamıyordum sorun kız arkadaşım yanıma gelmesiyle başlıyor ve dokunmasıyla doruk noktasına ulaşıyordu. Bana dokunduğu bir an nefesimi tuttuğumu hatırlıyorum. O anı durdurup, neler hissettiğimi tamamen anlamak için tutmuştum nefesimi. Hissettiğim şey korkunçtu, kelimenin dolu dolu tam anlamıyla hiç bir şey hissetmiyordum. Sanki iç organlarımın yerini sonsuz bir boşluk ele geçirmiş ve içimde rüzgarlar esiyordu. Tekrar nefes aldım, yavaşça ona döndüm, kendi gözlerimi göremesem bile eminim ki donuklardı , şöyle dedim; sana karşı hiç bir şey hissetmiyorum. Burada o geceyi anlatmayı kesiyorum çünkü sonu hiç hoş değildi. iki hafta sonra kız arkadaşımdan ayrılmıştım. Burada şunu üzerine basarak belirmek isterim ki ona sarılmayı onunla vakit geçirmeyi, konuşmayı çok seviyordum ama sevişemiyordum. Çünkü onu bir sevgili gibi sevemiyordum mükemmel bir oda arkadaşıydı o kadar. O sertleşmek istemeyen pipi de bana aylardır bunu söylemeye çalışıyordu zaten.
Bu eninde sonunda herkesin başına gelir ama benim başıma çok daha çabuk geliyor. Sevgilinizle belki üç senenin sonunda daha az sevişmek istersiniz belki dört sene belki iki bilemiyorum. Benim başımaysa ilişkinin başlangıcını takiben üçüncü ayda geliyor. Sıkılmak bana her zaman erken ayrılıkları getirmiştir, performans ankisiyetesini getirmiştir, görev biliniciyle zoraki sevişmeleri getirmiştir. Yani pek matah bir şey değildir
ama
Sıkılmak, ve dolayısıyla yukarıdaki olayları yaşamak sonunda şunu da getirir;
Terkedip gidebilmeyi. Bağımlılıkları silmeyi, alışkanlık haline gelmiş ya da eninde sonunda bu hale gelecek sevgilileri hayatınızdan çıkarıp atabilmeyi. Cesareti. Sıkılmak size tekrar siz olma hakkını geri verir çünkü kimse bir ilişkinin içinde asla tam olarak kendi değildir.
Hiç bir şeyin vazgeçilemez olmadığını ve olmaması gerektiğini defalarca size gösterir.
Hanginiz yeni bir aşk yaşamak istemezsiniz ki? Bir bahar akşamı oturmuş içkinizi yudumluyorsunuz, sağınızdan çok hoş biri geçiyor, mutlaka daha önce yaşamışsınızdır onu nasıl da merak ediyorsunuz değil mi? O yeni dudakların tadını, o tenin kokusunu... Espiriler yaparak tekar birini güldürmenin verdiği mutluluğu hanginiz özlemiyor? Sıkılmak bize aslında ne olduğumuzu hatırlatan bir uyarıdır, asla görmezden gelinmemelidir. Bizler sadece mutlu olmaya çalışan varlıklarız.
Sıkılmak sizi, koltuk üstünde sevgilinizle cips ya da dondurma eşliğinde film izleyerek ölmekten kurtarmaya çalışan dürtünüzdür.
Size heyecanı ve unuttuğunuz o yaşama hissini sunar.
Umarım sevgiliniz bir başkasını istemeye başlamadan siz bir başkasını arzularsınız.
Sıkılma konusunda benim kadar şanslı olmanızı umuyorum. Birinin benden sıkılamayacağı kadar hızlı ondan sıkılmam benim için bir şans. Çünkü hiç bir insan hayatı boyunca sadece kendini arzulatacak kadar güçlü değildir. Öyle ya da böyle her ilişki biter.(kedinizle olan ilişkiniz bitmez karıştırmayın) Umarım bittiğinin farkında olursunuz.
Unutmayın sadece cesurlar bilineni, olasılıkları değişebilir.
Görüşmek üzere.
10 yorum:
böyle bir yazıyı nasıl bir insan blog olarak yayınlayabilir aklım almıyor.öncelikle her kim olursa olsun geçmişte yaşadığı bir ilişkiyi tüm mahremiyetiyle ifşa etmek nasıl bir saygısızlıktır.Eski kız arkadaşınla olan ilişkini böyle bağıra bağıra yazmaktaki amacını sadece ezikliğine yorabildim.Şuana kadar birçok yazını ilgiyle okudum ama bir kadın olarak aynı şeyin başıma geldiğini düşündükçe yazılarını okumakla zaman kaydettiğimi görüyorum.
Yani sizce birini ifşa ettim? Zavallı bir bakış açısı... :)
Bence de daha fazla zaman kaybetmeyin artık, gidip kendinizi bir şeylerin yerine koyup acı çekin.
Bence bu tarz yazıların olması güzel çünkü okuyup ders alırsınız.Karşınızdakinin ne düşündüğünü daha iyi anlarsınız.
Yanlış mı?
Hayatımızda yer eden her olayı her konuyu açık açık konuşamazsak hatalarımızı nasıl düzeltebilir veya kendimizi nasıl geliştirebiliriz ki?
Yazılarınız harika. Hissettiğim ,yaşadığım/yaşayabileceğim veya çevremde, hayatımda sürekli olarak yer tutan konular bunlar.Bu bir gerçeklik.. Herneyse , ben bu samimi yazıyı çok beğendim.
Teşekkür ederim. Beğenmenize çok sevindim.
Bence de o günü tüm mahremiyle anlatman pek iç açıcı değil.Türkiye'nin bu şekilde batılı tarzına doğru yol alması,büyük bir kayıp.Bu şekilde yazdığınız yazılar içinde besleyemediğiniz duyguların doğurduğu bir olaydır.Yazık ki siz tüm saklı duygularınızı yazmışsınız,peki buraya yazınca var olan duygularınız hala yalnız size mi ait?
Tüm saklı duygularımı yazmışım...
Yanlış. Benim hiç bir zaman saklı bir duygum olmadı. Hep söyledim, hep yazdım. Ben buyum. Neden saklanmak, utanmak zorunda olmalıyım? Belki bu tür konular, belki fazlasıyla açık oluşum batılı bir tarzım olduğunu düşündürmüş size. Oysa yazdığınız bunca şey... gidişat, benim mahremiyetim, bu duyguların yazıldıktan sonra artık kime ait oldukları... zerre kadar umrumda değil. Başından beri söylüyorum, benim size karşı hiç bir sorumluluğum yok.Beni sev ya da sevme. Peşimden gel ya da orada dur. Bunlar önemli değil. Hiç olmadı da. Ben sadece kendim olma hakkımı kullanıyorum.
insalar begenip begenmemekte ozgurdur ama insalarin bakis acisini assagilamak gibi bi haklari yoktur.Ardadasn yazdiklarina sonuna kadar katiliyorum!
güzel !
Bence insanlar yaşadıklarını anlatmalıkı örnek alınsın sonuçta isim cisim profil yok yani bence anlatılmalı
Yorum Gönder