Yok gerçekten olmuyor, yapamıyorum, başaramıyorum.
Neyi mi?
Tabiki evin içinde bir şeyleri kaybetmemeyi. İnanın atmışbeş metre karelik evde istisnasız hergün gömleklerimi kemerimi ve pantolonumu kaybediyorum. Sırf bu yüzden normalde evden çıkma zamanımdan bir saat erken uyanıyorum. Biliyorum ki önce arayıp bulmam gereken eşyalarım olacak.
Fakat bu hergün nasıl olabilir? (Çok sinir oluyorum kendime oluru olsa kendimi döveceğim o derece yani)
Zaten eve girdiğimde bir görseniz halimi, sanki üstümden çıkarıp kenara fırlattığım şey gömlek değil bomba yüklü ceket. Aynı şekilde pantalonu da bacağımdan çıkarana kadar bildiğiniz can çekişiyorum. Çılgınca çırpıyorum bacaklarımı ki bu ayrılma işlemi bir an önce bitse de kendi dünyalarımıza dönsek diye. Kemerde aynı, evin girişinde belimden çıkardığım gibi salona bir koşusum var ki Allah sizi inandırsın sanırsınız geride bırakıp kaçtığım şey tecavüzcüm.
Oysa hepi topu bir eşya, bir giysi... Tamam saygı duymam gerekmiyor ama bari nereye fırlattığımı unutmayayım. Sonuçta zararı yine bana dokunuyor.
Neden bu kadar yok sayıyorum kaçıp kurtulmak istiyorum acaba? Bir insan, on saat üstünde olan eşyasına eve girdiği anda nasıl bu kadar küsebilir? Onu nasıl bu kadar umursamaz hatta tiksinir anlayamıyorum. Ejekülasyon sonrası yabancılaşmaktan farkı yok durumun.
Acaba aklımdan ne geçiyor o sıra? Son kez giyeceğimi falan mı düşünüyorum? Nasılsa bir daha ihtiyacım olmaz gibi bir psikoloji içine mi giriyorum. O kemeri o gömleği üstümden çıkarıp atarken acaba aklımca artistik bir hareket yaptığımı falan mı sanıyorum?
Bunlar hep, uzuuuuun zamandır aklımda olan sorulardı.
Ama sanıyorum şu sıralar cevabı bulmak üzereyim.
Cevap umursamazlık falan değil. Yok hayır değil. Öyle olsa ben her şeyin yerini unuturdum zira umursadığım pek bir şey yok. Bu kadar basit değil cevap arkadaşlar. Ya da bakın şu kadar da basit değil;
Sonuçta bu saydığım gömlek, kemer, pantolon üçlüsü(eskiden bir de kravat vardı çok şükür onu artık takmıyorum) bana dayatılan sosyal sorumluluğun birer sembolü, işte bu yüzden eve girip tekrar kendim olma fırsatı yakaladığım anda bu semboleri çılgınca reddediyorum. Evet bence bu cevap da basit, nedeni doğru açıklıyor olabilir fakat konuyla ilgili hafıza kayıplarımı açıklığa kavuşturamıyor.
Benim şu ara bu durum hakkında kendime(ve artık size de) yaptığım en geçerli açıklama şu;
“Bir ben vardır bende, benden içeri”
Yunus Emre haybeden söylememiş. (Gerçi sanırım o bunu daha çok ilahi bir aşk, efendime söyliyeyim bir kendini bilmek, bir derinlik, gerçeklik hissiyatıyla dile getirmiş ama olsun. Sonuçta şiir de önemli olan şey, bizim ondan ne anladığımız ve bizde uyandırdığı histir.)
Var yeminle var, hatta “bende baya bir benler varmış gibi geliyor bana.”(aha bu da batu yazan sözü olarak geçsin tarihe)
Ben kendilerine otomatik pilotlar diyorum.(biliyorum çok havalı isimleri yok, sanki her an uçak kaldıracakmış gibi geliyor değil mi?)
Beni normal bir insan olarak görmek isteyen psikiyatristler bu pilotlara id, ego, süper ego diyebilir. Normal olmadığımı düşünenlerse çoklu kişilik bozukluğu yaşadığımı düşüneceklerdir. Gerçi kimsenin ne düşündüğünün bir önemi yok, “ben benim.”
Ve dolayısıyla, ben olmamdan kaynaklı bölünmüşlüklerim var.(hadi bakalım) Bu aslında gayet şu ideal kadın tanımı için yapılan geyiğe benziyor. Hani deriz ya yatakta fahişe, mutfakta aşçı, lunaparkta gişe görevlisi...gibi. İşte bu durum da aynı.
Sanıyorum...
Yok yok sanmıyorum gayet iyi biliyorum, "işleri", o işin ustası olan “otomatik pilota” devrediyorum.
Çok net diyebilirim ki bu sabah bu pantolonu gömleği giyip işe gelen adam ben değilim. O diğeri.(üç numara yani giyinmekten ve tıraştan sorumlu olan) Bunu biliyorum çünkü beni kesseler böyle giyinmem. Akşam eve gidip soyunacak olansa o değil.(o benim, yani bir numara, soyunacak olan) Biri varken bir diğeri burada olmuyor(normal olarak yoksa espirisi kalmazdı işin) Hepsi kendine düşen görevi üstleniyor ve yapmak istemediğim ama zorunda olduğum işleri tamamlıyor. (bu sayede otuz yaşıma gelebilmeyi başardım)
Dolayısıyla giyinen ve soyunan farklı kişiler olduğu için eşyalarımı kaybediyorum.
Yani kemerimi pantalonumu "pilotaj" hatası yüzünden bulamıyorum.(çorap başka onu kedim saklıyor sanırım) Evet pilotlar yapmaları gerekeni yapıyor tamam, fakat ne yaptıklarını diğerine söylemiyor.(aman zaten söylemesinler hiç bilmek istemiyorum ne sıkıcı işlerle uğraştıklarını)
Olay bu.
Bir başka gerçekse şu;
Şu zamana dek aklımı kaybetmişliğim yok, fakat onu da kolay bulamıyorum.
Kendinize iyi bakın,
Görüşmek üzere,
Muazzam bir haftasonu diliyorum hepinize.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder