İnsan Hayatındaki Boşluklar Üzerine Sitoplazmik Yaklaşım

16 Ekim 2011 Pazar 0 yorum

Selam,
Hiç şöyle şeyler yaşayıp görüp duyup hissediyor musunuz?
Yaptığınız bir büyük hatayı hala düzeltemediğinizi size her saniye hatırlatan geveze bir iç ses...
Yakıcı bir pişmanlık.
Olduğu yerde kırmızı lastik bir top gibi durmaksızın daireler çizen, yorulmak bilmeyen...
Sinir bozucu garip bir tatminsizlik.
Sırtınızı yaslayıp oh be diyebilmenize engel o güzel poponuzun altında rahatsız küçük bir tabure... Peşinizi asla bırakmayan amansız bir huzursuzluk, rahatsızlık.
...
Anlaşılmadığınızı düşünüyor musunuz hiç?
Ya da çoğu zaman kendizin bile neye ihtiyacı olduğunu ne istediğini bilmediğini?
Sevgiye aç mısınız?
İlgiye?
Şefkate?
Unutmak silmek istiyor musunuz belki birini belki bir acı olayı?
...
Nasıl bir durum içindesiniz?
Her gün gerçek aşkı bulacağım diye uyanıp, her akşam günlük aşklara demir atıyor olabilir misiniz?
Yoksa gerçekten çok ama çok mu yalnızsınız?
Ailenizle aranız iyi mi? İşinizden memnun musunuz?
Aynada kendinize bakıp beyazlayan saçlarınız için üzülüyor musunuz? Yılların geçip gittiğini sizinse yetişemediğinizi düşünüyor musunuz? Hala yapılacak işleriniz çok ama yapacak ne zamanınız ne de paranız yok mu?
Yaşınız 25-30-35-40-45-50... farketmez bundan sonraki yolunuzu nasıl çizeceğinize dair büyük endişeleriniz kaygılarınız var mı?
Peki ileriye dönük hayalleriniz var mı sakin bir güney beldesinde yaşamak için? İstiyor musunuz bir de küçük yelkenliniz olsun.
Hiç diyor musunuz “şu an kesinlikle başka bir yerde başka bir şeyler yapıyor olmalıydım!”
Yani diyorum ki var mı sizin içinizde de o deli boşluklar? Asla içini dolduramadığınız, doldurmayı da bırakın büyümelerine dahi bir saniye engel olamadığınız?
O boşluklar ki içten içe biliyorsunuz sizin doğumunuzla birlikte var oldu ve siz yaşadıkça daha da büyüdü genişledi ve hala da gelişmeye devam ediyor. Ve en kötüsü sizin ayrılmaz parçalarınız. Söyleyin, sizde de var mı bu boşluklar?
...
Cevabınız evetse baştan söyleyeyim hiç de orjinal değilsiniz. Aynı dünyanın geri kalanı gibi.
Yazının buraya kadar böyle sakin, ağır oturaklı geldiğini düşünenler sakın burdan sonra da böyle devam edeceğini düşünmesinler zira bu öyle felsefik, psikolojik bir yazı değil. İnsani sorunlar üzerine yazılmış söylenmiş zaten milyonlarca şey varken bunlara bir yenisini daha eklemek değil niyetim. Bugünkü amacım bir başka bakış açısı kazandırmak siz sevgili okuyucularıma. (bazen her cümlemin içinde bir ciddiyetsizlik oluşu benim bile canımı sıkıyor)
Herneyse,
Şimdi eğer hazırsanız size konuyla ilgili iki haberim olacak. Biraz klasik olsa da evet biri iyi, diğeriyse kötü. (Gerçi iyinin de ne kadar iyi olduğu tartışılır)
1- Öncelikle sakın korkmayın yalnız değilsiniz. Başınızı biraz sağa sola çevirirseniz sizin gibi pek çok insanın da aynı kuyuda çığlıklar atarak boğulduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Ha bu size ne kazandırır? Çok emin değilim ama biliyorum ki insanlar yalnız olmayı sevmiyor, belki bu sistematik boğulma eyleminde bile yalnız olmamak kendinizi bir nebze olsun iyi hissetmenize sebep olabilir.
2-Uzun yıllar süren psikoloji biyoloji ve astroloji araştırmalarım sonucu hayatlarımızdaki bu boşluk olayı çözdüğümü düşünüyorum.
Bence herşeyin özü başlangıcında saklı. Dolayısıyla boşluğun özü de bana kalırsa biyolojik bir temele dayanıyor. Biliyorsunuz hücrelerden meydana gelmiş “muazzam” organizmalarız. Yine biliyoruz ki her hücre çeşitli organellerden meydana gelir. (fen derslerinden aklında hiç bir şey kalmayanları burada için esefle kınıyorum) Hepsini pek tabi tek tek saymayacağım ancak hücre içinde öyle bir oluşum var ki bilmeyenlerin öğrenmesi unutanlarınsa hatırlaması gerekiyor.
Kendisine koful diyoruz.
Nedir koful?
Hemmen tanımı ileyetim sizlere,
Hayvan hücrelerinde(biz oluyoruz o hayvan) zaman zaman oluşan ve kaybolan küçük “boşluklardır”. İçlerinde sıvı bulunur. Kofullar hücrenin madde alışverişinde, beslenmesinde, sindiriminde ve boşaltımında görevlidir. Bu tanımın bir de bitkiler için olanı var ama hiç birinizin ot olmadığını varsayıp onu açıklama gereği hissetmiyorum.
Yani neymiş? evet o boşluklar herkeste varmış bir tek sizde bende onda bunda yok. Hepimizde var. Görüyorsunuz yapısal olarak boşlukluyuz, yaradılışımız böyle, yapacak bir şey yok. Zaman zaman boşlukları oluşup zaman zaman kaybolan ne üdüğü belirsiz garip canlılarız.
Ama tanıma dikkatli bakarsanız koful hakkında bilmemiz gereken bir şeyi daha görebilirsiniz;
“Kofullar içi sıvı dolu boşluklardır.” Dolayısıyla diyebiliz ki bu bize bilmemiz gereken bir şeyleri daha işaret eder.
Kim söylemek ister neler olduğunu?
Evet sağdaki sen söyle.
-Patlatırsak içinden su mu çıkar?
Kesinlikle, evet boşlukları çok kurcalarsak kesinlikle içinden bir sıvı çıkacaktır ve bu çoğunlukla da göz yaşı olacaktır. O yüzden tavsiyem çok kurcalanmaması gerektiği yönünde boşlukların. Ancak sözümü dinlemediniz ve inat edip patlattınız o boşluğu, o zaman ne yapacaksınız? Tanımda açıkça yazıyor o boşluklar sıvıyla dolu olmalı. Şahsi tercihimi dolgu maddesinin şarap olması yönünde kullanıyorum. Ancak tercih tabi ki sizin.
....
Ayrıca unutmayın ki bazen boşluklu şeylerde gayet lezzetli ve güzel olabiliyor.
Mesela “Kars Gravyeri”
Bu soğuk Pazar günü zırvalıklarımı okuduğunuz için teşekkür ediyorum.
Hayatı çok ciddiye almamanız dileğiyle.
Şimdilik hoşçakalın(ama şimdilik hep değil) ve lütfen elinizin ulaşabildiği hiç bir kediyi sevmeyi ihmal etmeyin.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB