Yalnızlık Hakkında

27 Ekim 2011 Perşembe 0 yorum

Yalnızlık mı?
Neden yalnızlık hakkında yazayım ki? Yalnız mıyım?
...
Değil miyim?
Yalnız olmak aşık olmak gibidir, olup olmadığınızı bir tek kendiniz bilirsiniz. İçinde bulunduğum durum her ne olursa olsun, evet yalnızım. Yüzyıllardır yalnızım.
Yüzyıl olduğuna yemin edebilirim.
Mutluluk mutsuzluk gibi bir his değil yalnızlık.
Bir kocaman boşluk, tanrı gibi yeri belli olmayan, heryeri saran, ne olduğu anlaşılamayan,
Hep büyüyen...
Bir açlık hali de değil aslında ama tamlık da değil.
Eksik olan ama bir yandan dolmak da istemeyen.
Öte yandan boş olmanın da bir anlamının olmadığını bilen.
Yalnızlık bir bakıma çıkmaz sokak gibi, yolun sonu gibi, dipsiz, kara, ölüm kokan bir kuyu gibi
...
Ama derin, buz gibi bir nefes kadar da özgürlük dolu ve çekici
Aç karna içilen bira gibi de keyifli.
Yalnızlık, tek başına gülmek doyasıya,
Yalnızlık tek başına güldüğüne üzülmek çoğu zaman.
Yalnızlık evde yankı yapan kendi sesin, koca evren yokolmuş da bir sen kalmışçasına.
Peki nasıl başlar bu meret?
İnsan ruhu cam gibi kırılgandır ve kırılmaktan hiç te keyif almaz. Bir gün gelir artık yeter der, bundan böyle kırılmak istemediğini bilir. Sert ve yıkılmaz, sarsılmaz ve bölünmez olmak ister.
Güçlü olmak ister.
İnsanın güçlü olma isteği güçsüzlükten ileri gelir, yalnızlığı seçmekse kırılganlıktan.
Canınız o kadar çok yanmıştır ki bir şeylerden. Uzak kalmayı istersiniz herkesten. Sonra daha da uzak olmayı istersiniz... daha da, daha da, daha da... Ve olursunuzda.
İçine girmeden uzaktan izlemeye başlarsınız insanları... hayatı.
Sonra daha da çok uzaklaşırsınız, çok daha fazla uzaklaşırsınız.
Sonunda o kadar çok ve çok ve çok uzaklaşır o kadar geniş bir açı yakalarsınız ki gördükleriniz karşısında... kanınız donar.
Herşey aslında çok basittir. Hatta kabul etmek istemeyeceğiniz kadar basit.
Fazlasıyla basit.
Başınızı öne eğer, yere çöker bundan böyle bir daha hissedemeyecek kadar çok korkar ve üzülürsünüz o an.
O noktadan sonraysa ne geriye dönecek ne de hayata bir adım yaklaşacak hevesiniz olmaz.
Kırılganlıkla başlar yalnızlık, kendinizi sınamakla uzaklaşarak devam eder, yabancılaşmakla ilerler, sonunda kitaplar dolusu bilgiyle ciddiyetsizlik içinde son bulur.
Ama bu bile gördüklerinizin yanında iyidir, zira değişime uğratılmanızdan, kandırılmanızdan, aldatılmanızdan ve birşeylere inandırılmanızdan çok daha iyidir, yalnız olmak.
Yalnızın peşinden koştuğu tek şey artık bilgidir. Daha doğrusu kucağında kedisiyle gürültülü ama sessiz, acı dolu bir hayattır.
Pek tabi o da bunu çok iyi bilir.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB