İşte hayatımın konusu!
Az önce ses kayıt cihazıma şöyle bir baktım ve daha önce üç farklı kez kaydettiğim ancak nedendir bilinmez hala yazamadığım o çok sevdiğim müthiş konuyu dinledim.
Konumuz “bu ülkede bir şeyler olmak" ya da olamamak.
Haydi başlayalım.
Anamız babamız hayatları boyunca... düzeltelim daha doğrusu biz doğduktan sonraki hayatları boyunca en çok ne diye uğraşıp kafa patlatmışlardır?(Böyle söyleyince sanırım çok iddialı oldu biraz yumuşatalım) Tamam babalarımız annelerimiz belki en çok biz birşeyler olalım diye kafa patlatmamış olabilirler ama illa ki bizim büyüyüp yetişip büyük adamlar kadınlar olmamızı da istemişlerdir(heralde istemişlerdir di mi?) Evet istemişlerdir. Peki biz ne olduk? Sol baştan başlayalım, önce ben.
Ben ne olduğumu bilmiyorum. Yeminle bilmiyorum. Kısaca benim hakkında hiç bilgisi olmayanlara özet geçeyim;
Liseyi İzmirde bitirdim yazı yazmaya da bu lise zamanları başladım, üniversite için İstanbula geldim İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji bölümünü bitirdim(peder o sıra zengindi bunu okuyacağım da ne olacak demedim, hem sınıfta bir sürü de kız vardı iyi de oldu)Üniversite bitti askere Şırnağa gittim, döndüm normal olarak işsiz kaldım. Sonra yokluktan bir ilaç şirketine başvurdum, kabul edildim eğitim gördüm bir kaç ay tıbbi satış mümessilliği yaptım hemen sıkıldım istifa ettim. Sonra oturdum düşündüm dedim ben en çok neden anlarım? Aklıma milyon tane şey gelmiş olsa da(ya işte o kadar her konuda yetkin bir şahsım) ben bunlardan hangisiyle para kazanırım diye daha derin düşününce IT’yi(bilgi işlem) buldum. Hemen annemden para istedim sağolsun hemen verdi, gittim Bill Gates(microsoft) amcanın eğitim kurslarına yazıldım, tüm sorularını ezberledim, tüm sınavları geçtim, tüm sertifikaları kaptım sonra göğsümü gere gere bunları öz geçmişime yazdım ve denize attım. Yabancı bir şirket oltaya geldi,işe girdim, beş ay sonra bir başkası arayıp daha çok para verdi ona gittim. Sonra birbaşkasına ardından bir başkasına sonra bir başkasına daha... Şimdi yine o bir “başkalarından” birindeyim. Pozisyonumun ve maaşımın detayına girmiyorum, her ne kadar süpervizör olsam da ve yedibin(büyük yalan) tele alsamda bir önemi yok. Çünkü istediğim şeyi yapmıyorum. Eğer özet çok uzun olduysa özür diliyorum daha da kısaltabilirim;
Süper kısaca diyebilirim ki “istediğim şey olamadım”, ama evet hayatta kalmayı başardım. Peki bıraksalar... çok suçlayıcı olmasından çekindim hemen düzeltiyorum zira içinde bulunduğum durum için suçladığım tek kişi yine kendimim. Beni tutan yoktu ki bıraksın.
Peki bana sorsalardı ne olmak isterdim?
Cevabın sizi garip bir ruh haline sokmasından her ne kadar çekinsemde... ya da benim nasıl biri olduğumu yüksek ihtimal kafanızda canlandıramayacağınızı bilsemde. İşte söylüyorum;
Hayatta en çok boksör ve şair olmak istedim. Bunların ardından filozof ve karateci olmak geliyor. Övünmek gibi olmasın çok güçlüyümdür, yeri geldiğinde de çok öfkeli, çok da hızlı. Ayrıca sürekli şiir yazarım gerçi şu ara daha çok düz yazı yazsam da yine de şiirin yeri bana göre başka ama belli kurallarım var mesele asla bir kadın ya da aşk hakkında yazmam, güzel duyguları anlatmayı pek sevmem,manzaraları, tiril tiril esen rüzgarları konu dışı bırakırım. Ben gördüğüm yaşadığım şeyi yazarım dolayısıyla tema genelde karanlık ruh halleri, hayal kırıklıkları, yalnızlık vesaire gibi biraz iç daraltıcı şeyler olabiliyor. Herneyse konudan uzaklaşmayalım konumuz şiirlerim değil. Hatta bakıyorum da konu neredeyse “ben” olmuş ama değil, öyle değil. Konu ben değilim. Kendimden bahsettim çünkü beni birazcık olsun bilmezseniz nerden geldiğimi görmezseniz ne düşündüğümü de anlayamazsınız diye düşündüm. (Gerçi ne düşündüğümü anlamak neredeyse imkansızdır)
Konu birşeyler olamamaktı oraya dönelim;
Bir akıl hocam var, aslında akıl hocasından çok bir iyilik ve doğruluk abidesi kendisi, yani doğruluk her ne kadar ortak yönümüz olsa da iyilik konusunda benim tersim. Onu hemen her zaman dinliyor ve karanlığıma bir denge bulmaya çalışıyorum, ki aslen bu konu da, ona sorduğum sorunun yanıtından doğmadır.
Bir gün ona demiştim ki, şu ülkede hiç bir şey olamadık.
O gülmeye başladı, bense o sırada ciddi bozuk bir ruh hali içindeydim.
Ardından teşekkür etti ve devam etti,
-Hakikaten olamadık, şu memlekette birşey olamadık, birşey olamadığımız için de insan kaldık.
Hayır insan kaldım demiyorum diyemem.
Temizim hiç demiyorum.
Ama o haklıydı, bu ülkede bir şeyler olmak ya da olmamak belki bütün mesele değildi ama evet çok büyük bir meseleydi.
...
Şuan bakıyorum da ipe sapa gelmez bir sürü adam/kadın bir şekilde ünlü olmuş ya sözde şarkı söylüyor ya kıç kıvırtıyor.
Dünün koyunları bugün soyunmuş çoban olmuş ülkeyi düzüyor.
Ceketimi asmaya vestiyer olarak kullanmayacaklarım sana bana yöneticilik yapıyor.
Cihan-ı alemse en büyük erdem diye sarışını götüren topçuyu alkışlıyor.
Düşündüm taşındım, ben bu meseleyi geçiyorum, vazgeçiyorum büyük adam olmak istemiyorum.
Yukarıda dedim ya istediğim şey olamadım, evet olamadım ama biliyorum ki bu ülkenin çoğunluğunu oluşturan insanlarının adam diye addettiklerinden de olmak istemiyorum.
Ben benim,
Büyüdüm ben oldum,bir de kedim var, yeter de artar işte hepsi o kadar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder