Asansör Halleri

8 Eylül 2011 Perşembe 0 yorum

Günaydınlar herkese,
Bugün yüzde doksandokuz nokta sekizimizin hayatında mutlaka en az atmış sekiz kere yaşadığı bir olaya parmak “atmak” istiyorum. Konumuz “Asansör Halleri”.
Durum her ne kadar basit gibi görünse de gerçekler öyle değil. Bu konu hakkında ileri seviye araştırılmalar yapılmasından yanayım. Buradan yetkililere sesleniyorum lütfen beni ciddiye almayın. Gidin başka şeylerle uğraşın bu o kadar önemli değil ben hallederim.
Konuya girmeden önce, 1982 senesinde uzakdoğulu davranış bilimleri profesörü Takama Kafano’nun konuyla ilgili yazdığı makaleden şu cümleyi aynen çeviriyor(Japoncadan) “Asansör iniş ve çıkışlarında yaşanan ruhsal durum kişinin toplum içinde en çok kasıldığı anlardan biri olarak karşımıza çıkar, ahlak kuralları, id ve süper ego arasında zaten ömür boyu ezilip maymuna dönen şahıs bu cihazların kapsamı içindeyken daha da büyük bir baskı altına girer ve geçici bir başkalaşım yaşar”
Peki ne oluyor bizlere bu asansörlerin içinde? Yukarıda profesörün de dediği gibi başkalaşıyoruz. Hani eskilerin bir sözü vardır “birini tanımak istiyorsan onunla yolculuğa çık” derler ya, işte bu asansör durumu da bunun tam tersidir, asansörde gördüğünüz insanlar gerçek değildir. Bizler bu yukarı aşağı giden küçük odacıklar içinde tamamen farklı kişiler oluruz. Bunun ana sebebi kişisel alan darlığıdır. Bu başkalaşımı eğer asansörde daha önceden tanıdıklarımız varsa bu denli şiddetli yaşamayız bunun sebebi o kişilerle daha önceden gelen bir hukukumuz olmasıdır. Oysa yalnız(yalnızdan kastım tanıdıksız) asansör seyahatleri ne üdüğü belirsiz binbir çeşit insanla kıç kıça gelmeyi gerektirir.
İnsan evrimsel gelişimde türün diğer üyeleriyle kıç kıça olmak atalarımızın çoook eskiden yaşadığı anıları bize hatırlatır. Bu kez hatırladığımız şey “etkileşimdir”. Biliyoruz ki insan yaşama alanları daraldıkça ve dolayısıyla fiziksel yakınlık arttıkça etkileşim hızı da artar. Bildiğimiz bir başka gerçekse etkileşim sonunda ya sevgiyi ya nefreti doğurur. Doğamız nötr kalmama eğilimindedir dolayısıyla asansörde yanınızda duran insan hakkında aslında mutlaka birşeyler hissettiğinizi veya hissetme eğiliminde olduğunuzu unutmayın. Asansörler, fiziksel gerçeklikleri yüzünden aslında kur yapmaya, meydan okumaya, kavga etmeye hatta cinsel ilişkiye çok açık mekanlardır.
İşte biz bu yolculuklar içinde bunu(etkileşimi) engellemeye ya da en aza indirmeye çalışırız. Mümkün olduğunca “canlı” olduğumuzu gösteren özelliklerimizi silmeye çalışırız. Asansörde sessiz kalınmasının nedeni de budur. Aslında bunun ayı saldıracak diye ölü taklidi yapmaktan hiç bir farkı yok.
Peki toplumca benimsenmiş asansör kuralları nelerdir?
Kurallarını şöyle sıralayabiliriz;
1-İlk ve öncelikli kural, tavana ya da kabin duvarına bakmaktır. (Gözler kati sürette bir anlam ifade etmemeli. Bir Tibetli hocanın hayat hakkındaki söylemleri dinlercesine konsantre ama duygusuzca bakılmalıdır.)
2-Eller önde toplanmalıdır ki yanlışlıkla birinin bir yerlerini ellemeyelim. Malum ellerimiz serbest pozisyondayken rakımları genital bölge seviyesine düşer. Bu her ne kadar güzel bir rastlantı olarak görünse de hemcinsin ellenme olasılığını da hesaba katın. O yüzden el pençe divan durma formu korunmalıdır.
3-Nefes tutulmalıdır. Asla nefes almayın! Bunun bir kaç sebebi var; İlki sizden önce kabinde varolmuş yolcuların osurmuş geğirmiş olma ihtimali ikincisi ise nefes alıp vermenin cinsel ilişkiyle olan yakınlığıdır, bir başkasının enerjisiyle birleşirsiniz. (Elin kıllı adamıyla nemrut kadınıyla bu birlikteliği yaşamak isteyenler için durumu serbesttir.)
4-Kabin içinde hiç bir şekilde –bakın ama asla diyorum “Blackberry” ile oynanmaz.
Iphone, Samsung, Htc vesaire bunlar serbesttir ama Blackberry değil. Bu kural yurtdışında geçerli değildir sadece ülkemiz sınırlarında yürürlüktedir çünkü biz türklerin nedenini hala araştırdığım “asansörde blackberry kullanımına” dair takındığı bir tiksintileri mevcuttur. Ha yok ben mesajda çekerim oyunda oynarım diyorsanız siz bilirsiniz ama çok küfür yersiniz ona göre.
Eğer bu saydığım kuralları uygularsanız standart bir asansör yolculuğu geçirme ithimaliniz oldukça yüksektir ancak hayır ben kurallara uymak istemiyorum, beni sıkıntı bastı, daraldım bu hayatın aynılığından, uçlarda bir asansör deneyimi yaşamak istiyorum diyorsanız bahsettiğim herşeyin tam tersini yapın.
Az önce ne dedim? Kurallara uyarsanız yüksek olasılıkla sakin bir yolculuk olacak ama uymazda şu dediklerimi yaparsanız garanti ediyorum unutulmaz bir deneyim olacaktır.
1-Asansöre girdiğiniz gibi karşınızdaki adama/kadına göz kırpın, kadınsa, günaydın nasılsınız? adamsa naber koç? şeklinde hatrını sorun. Kişi gözlerini kaçırmak isteyebilir inatçı olun göz temasını koruyun. Biliyorsunuz göz teması hemcinse karşı yapıldığında(çelik sertliğinde bakışlar şeklinde) onu tehdit ettiğinizi, karşı cinse karşı yapıldığında(sevecen ve havalı bakışlar şeklinde) ise onunla feci şekilde çiftleşmek istediğinizi gösterir. Bu deneyimde yaşamak istediğimiz her neyse ona uygun bir şeçim yapın, rahat olun, bırakın ne olacaksa olsun isterse kavga çıksın isterse “seviş olsun”.
2-Derdiniz kavga çıkarmaksa kabin içinde huzursuz hareketler yapın, esneme germe hareketleri bu kısım için oldukça uygundur. Bunları yaparken yanınızdakilere mütemadiyen omuz atmalar, çarpmalar şeklinde dokunun. İstediğiniz şey kur yapmaksa bayana doğru çoook hafif yaslanıp kolunuzun dış kısmını onun kolunun dışına hafifçe temas ettirin ve tepkiyi bekleyin.
3-Kavga için durmaksızın öksürün, sakın ağzınızı kapatmayın ve tembel olmayın bir iki değil en az on onbeş kere öksürün, zaten zamanınız dar, asansör her saniye yolcuların istediği katalara ulaşıp olasıklıkları sona erdiriyor. Kadına doğru eğildiğiniz o kol teması durumunda, bayan geri çekilmediyse başınızı hafifçe onun olduğu tarafa yatırıp boynundan yükselmekte olan parfümü derin ama sakin bir şekilde içinize çekin. Gözlerinizi hafifçe kısın.
4-Bu son kısım kavga için çok önemlidir, özellikle “blackberrynizle”(ve diğer telefonlarla) normalde hattın çekmediği yerlerde yaptığınız konuşma girişimleri zaten asansör “adamını” yeterince uyuz edecektir. Siz bunun üzerine bir de süpersonik yüksek sesle konuşmayı eklemelisiniz. Konuşurken tükürük saçmayı ihmal etmeyin lütfen. Bu noktaya kadar kavga çıkmadıysa yapmanız gereken son bir şey daha var, telefonla konuşuyor gibi yaparken aniden duyduğunuz bir şeye çok sinirlenmiş gibi adama çok yakın olan bir kabin duvarına avuç içinizle sert bir darbe indirin. Bu yeterli olacaktır. Artık kapışın durun.
Bu arada hatunu da unutmadım tabi, bir iki ve üçüncü basamakları başarıyla uyguladıysanız ve hatun artık yavaş yavaş yüzünü utangaç bir kedi gibi size dönmeye başladıysa kendinizden çok emin bir şekilde “dur” tuşuna basın.
Bu birşeyleri son durdurmanız gereken noktaydı, bundan sonra durmak yok.
Görüşmek üzere.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB