Kırmızı Ejderha Dövmeli Çocuk

29 Eylül 2011 Perşembe 1 yorum

Selam,
İki gece önce taksimde başıma gelen bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.
Saat sekiz dokuz sularıydı. Nevizade de aylak aylak ilerliyorduk(yukarıdan aşağıya doğru yapılan sıradan bir yürüme eylemiydi)Barın adını şimdi hatırlayamıyorum, neyse çok da önemli değil zaten. Bir tanesinin önünden geçip yürümeye devam ediyordum ki, sesinden sol arkamda bulunduğunu anladığım bir erkek, şu cümleyi kurdu.
-Şu dövmeli çocuk var ya, ağzını yüzünü kırmak istiyorum.
Şimdi diyeceksiniz neden bu sözü üstüne aldın bir dövmeli sen misin? Evet o an yol bomboştu ve tek dövmeli debendim. Bu cümleyi işittiğim anda durdum ve sese doğru geri döndüm, adam birkaç metre geride kalmıştı. Masada üç adam oturuyorlardı. İkisinin yüzünü görmedim sırtları bana dönüktü cümlenin sahibiyse bana bakıyordu, ona doğru ilerlemeye başladım.Yaklaştığımı görünce galiba duydu diye mırıldandı yanındakilere. İlerlerken senin sıkıntın ne diye bağırdım adama(öyle çok yüksek sesle değil)ardından neden dedim, neden ağzımı yüzümü kırmak istiyorsun ?
Bunu söylerken aramızda yarım metre kalmıştı o oturuyordu ben haliyle ayaktaydım. Adam bir anda utangaç bir tavra bürünüp kusura bakma birader seninle ilgili değil benim ruh halim kötü diyerek gülümseyip elini uzattı. Bende hiç düşünmeden elini sıkıp eyvallah dedim( bildiğiniz külhan beyi gibi)Sonra sırtımı dönüp gittim.
Şimdi bu küçük hikayeyi neden anlattım diye sorarsanız? Evet sonunda atraksiyon olmadı. Ama olabilirdi. Burada karşınıza geçip bakın ben nasıl delikanlı bir adamım da laf atan üç kişilik masaya posta koydum demek istemiyorum. Ama koydum. Ve her şey pahasına.
Varmak istediğim nokta cesaretim falan değil, konu tahammül sınırım. Adamın sözünü duyduğum anda bunu kimin söylediğini bilmiyordum. İri yarı mı, psikopat mı, tek başına mı, topluluk mu? Hiç bir fikrim yoktu. Ama bu bilinmezliklerin hiç biri dönüp cevap vermeme engel de olamadı. Kavga çıkmadı evet, çünkü adam geri adım attı ve bende kavga meraklısı biri olmadığim için uzlaştık.
Peki başka türlü olsaydı? O masadaki adamlar üç kişi olmalarından güç alıp bana ters bir cevap verselerdi?
Abartmadan diyebilirim ki... yok biraz abartmak istiyorum. Üçünü birden yaklaşık kırkbeş saniye içinde hastenelik ederdim. Ama bunu yapmam doğru olur muydu? Fayda zarar dengesinde, yarardan yana pek bir şey görünmüyor açıkçası. Zararı olabileceği ise kesin, çünkü muhtemelen bende bir kaç darbe alırdım. Yani kavga etme fikri yanlış. Yapılması gereken şey lafı ilk anda duymazlıktan gelip yürüyüp gitmemdi. Bense durdum.
Şimdi olsa yine dururum.
Yanlış anlamayın o adama karşı içimde bir öfke yok, ah bu sefer ters bir laf etsede de dövsem demiyorum. Ruh halim kötü dediğinde bunda ciddi miydi yoksa benim tipimden bakışımdan mı tırstı onu da bilmiyorum. Zaten mesele bu değil aslında.
Mesele saygısızlığı görmezden gelemeyişim. İllaha kendimle ilgili olmak zorunda da değil. Başkasına yapıldığında da deli oluyorum. Trafikte de bu şekildeyim, iş hayatımda da, özel yaşantımda da. Başka türlüsü elimden gelmiyor. Trafik deyince bakın aklıam geldi onu da anlatayım. Motor kullandığımı biliyorsunuz, her gün işe gidip gelirken envai çeşit tehlike atlatıyorum. Geçenlerde yine bir araba direksiyonu üstüme kırdı. Güç bela manevra yapıp durumu kurtardım ama sonra uslu duramadım arabanın peşine takıldım ve az ilerde yakaladım. Araca seyir halind yaklaşıp camına tıkladım sürücü bana baktı bende işaret parmağımı seni bilmem ne yaparım şeklinde salladım. Araba bu hareketimin üzerine direksiyonu kırıp alsa beni aşağıya yapacak hiç bir şeyim yok. Ama umrumda değil. Değil.
İş yerimde de böyleyim, o yöneticidir ne yapsa haklıdır durumlarına dayanamıyorum. Çat çat cevap veriyor konuşuyorum sonra adım manyak Batuya çıkıyor. Ama önemli değil.
İnanın önemli olan insanın kendini bilmesi. Ben nasıl farkındaysam ne olduğumun, diliyorum ümit ediyorum ki diğerleri de öyle olsun.
Açık konuşmak gerekirse bu yazı aslında bir uyarı niteliğindedir. Konunun örneklerini kişisel hayatımdan vermiş olmam lütfen sizi yanıltmasın. Hedef kitlem çok geniş. Bu bir uyarı evet şuursuzlara, aymazlara, hayvan düşmanlarına, sebepsizlere, şerefsizlere, kadın dövenlere, sözde erkeklere ve nefesine güvenmeden borozan çalmaya çalışan tüm gerizekalılara.
Ünlü düşünür Recep İvedik ne demişti belki hatırlarsınız.
“Yirmi sekiz yılın patlaması olacak.”
Ne de güzel söylemiş öyle değil mi?
Öyle öyle.
Demem o ki, (görürseniz rica ediyorum siz de söyleyin) lütfen kırmızı ejderha dövmeli, kedi seven bu çocuğu daha fazla kızdırmasınlar.
Demedi demeyin vallahi dövücem(döveceğim) birilerini.
...
Tamam neyse yazı bitti sinirim geçti, gevşedim.
Kendinize iyi bakın.
Görüşmek üzere.

1 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB