Gökyüzü Krallığı

27 Eylül 2011 Salı 0 yorum

Bugün uzun zamandır kafama takılan bir soruyu sizinle paylaşmak istiyorum. Uzun zaman demem size çok çok uzun olduğunu düşündürmesin şimdi baktım da o kadar da uzun değilmiş hepi topu iki haftadan bahsediyorum. Neyse zaman çokta önemli değil zaten . Önemli olan cevap.
Soru şu;
Kaosa kendimizi kaptırmak sonunda kurtuluşu mu getirir?
Hayır ürkmek tırsmak yok, öyle ağır zor bir soru değil bu. İki tane kelime (kaos kurtuluş) gördünüz diye korkaklaşmayın. Ayrıca kaos kelimesinden de bu kadar çekinmeyin. Bu pek çok kişinin hayal ettiği gibi karanlık, kasvetli, ne üdüğü belirsiz bir kavram değildir. Neyse tamam boşverin vazgeçtim, kaos kelimesini “düzensizlik” olarak düşünün gitsin belki bu şekilde yazı zorlananlar için biraz daha hafifleyebilir. Çok uzatmadan aslında bu soruyla tam olarak ne demeye çalıştığımı açıklamak istiyorum.
Demek istediğim;
Acaba hayatlarımız üzerinde kontrole sahip olduğumuz düşüncesi ve yaşamımızda “bir düzen” olduğu fikirlerine biraz fazlaca mı bağlıyız? Ne dersiniz sahip olduğumuz bu kontrolü biraz hatalı kullanıyor olabilir miyiz sizce? Ve bununla kendi hayatlarımıza müdehale etmeye çalışırken kendi çıkmazlarımızı da kendimiz mi yaratıyoruz yoksa?
Bahsettiğim şey kader olgusu değil. Kontrol bizde değil demiyorum ama kontrolü yanlış kullandığımızı düşünüyorum.
Ahlaken yanlış oduğu kanısıyla kaç kere gerçekten yapmak istediğiniz bir şeylerden kontrollü olup uzak durmak zorunda kaldınız? Ahlak dediğimde bunu inatla cinsellikle bağdaştıranlar oluyor lütfen biraz daha geniş düşünün, iyi ve doğru olduğu söylenen tüm yazılı olmayan kurallardan bahsediyorum.
Bu cümleden bazıları hiç bir şey anlamıyor, çünkü onlar ahlakın mutlak olduğunu bunun iyi bir şey olduğunu dahası buna aykırı olan şeylerinse yanlış olduğunu savunuyor. Ve ahlakı yaşamın merkezine koyuyorlar.
Hep diyorum ben ahlaka inanmıyorum. Çünkü ahlak kötüye kullanılan bir kavram. Bunu dediğim anda o bazılarının zihninde yeşeren tek fikir edepsizlik oluyor. Ben edebe de inanmıyorum diyorum o zamansa bunu soysuzluk olarak görüyorlar. Ama ben soylara da inanmıyorum. Köklere de... Çünkü bir şeylere tutunmamaya inanıyorum.
Kaosa inanıyorum.
Kaos evet karmaşadır ve evet karmaşada tutunulacak hiç bir şey olmaz. Herşey hareketli ve değişkendir, ki kanımca insan gerçekte ne olduğunu ne istediğini ancak ve ancak kaosun içindeyken tüm ağırlıklarından kurtulduğunda anlayabilir.
Kaos insanın kendisidir, içinde varolan tüm hislerin, düşüncelerin kurallardan bağımsız bir halde harmanlanmasıyla yeni bir şeyler oluşmasıdır. Ve asıl ahlaksızlık yeni şeylerin oluşmasına engel olmaya kalkmaktır. İnsan kurallardan ayrılmalıdır.
Kaçımız gerçekten okumak istediğimiz okulları bitirdik(para kazanmak için değil gerçekten yeteneğiniz olduğuna inandığınız bir uzmanlık alanından bahsediyorum) ve kaçımız yapmak istediğimiz işleri yapıyoruz şu anda? Kaçımızın babası annesi gelecek hakkında yapmak istediklerimize engel olmadı geçmişimizde? Ve kaçımız ileride buna bir dur deyip yine o istediğimiz yola geri dönebildik?
Oldukça azımız.
Bir ressam, dansçı, şarkıcı, oyuncu olmak mı ahlaksızlık? Yoksa birinin özgür iradesine engel olmak mı? Önünü kesmek mi?
Burada sadece bize engel olan dışarıdaki insanlardan söz etmiyorum. Bunu bizler kendi kendimize de yapıyoruz. Kontrolü yanlış kullanıyoruz. Bu gücü kendimizi dizginlemek için değil, dışarıdaki baskıya dur deyip kendimizi serbest bırakmak için kullanmalıyız.
Sona geldiğim bu kısımda soruyu bir kez daha çok daha hafif bir şekilde tekrar etmek istiyorum.
Kendimizi kendimize bırakırsak bu durum, sonunda bizi gerçeğe çıkarır mı?
Son dönemde bu “önermeye” fazlasıyla inanıyor, inanmaktan da öte onun doğruluğunu yaşıyorum. O yüzden cevap bence evet.
Bazen herşeyi doğru yaptığınızı düşündüğünüz de ve durmadan çabaladığınız da bile yine de birşeylerin asla yoluna girmediğini görmüyor musunuz?
Artık biraz olsun şu zihninizi kenara atıp kalbinizi dinlemeniz gerekiyor.
İnanın tüm sözler yalan, tüm gerçek sadece hissettiklerimiz. Kendinize( kaosa) müdehale etmeyin, bırakın o olması gerekeni zaten yaratacaktır.
Evet gevşetin o sıkı sıkı yeri tutan ellerinizi, çekin geri.
Asıl olmamız gereken yer işte orada,
Terketmek zorundayız bu toprak ülkeyi.
Gitmek istiyorsak Gökyüzü krallığına
Kedinizi yanınıza almayı unutmayın.
Görüşmek üzere.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB