Araf
Bu değildi...
Böyle olmamalıydı sanki...
...
Böyle diyorum;
Her sabah bebek poposu yumuşaklığındaki traşlı yumuşak yüzüme hoş kokulu losyonlar süreceğime,
Ütülü şık pantolonlar, gömlekler, parlak ayakkabılar giyip,
Fiyakalı olacağıma...
Sabah kapıdan alınıp sıcak servisle,
Akşam geri bırakılacağıma...
...
Günboyu sus pus oturacağıma bu masada,
Bu ölüm sessizliğinde...
...
Klavyenin narin tuşlarına zarif dokunuşlar yapacağıma...
Sonu gelince ayın, paralanacağıma...
...
Başka türlüsünü,
Çok başka türlüsünü yeğlerdim...
...
Kendi adıma diyebilrim ki çok ilginç gerçekten bu kader denen şey,
Payıma düşen.
...
Sorsanız hangi tür müzikten hoşlanırsın sen diye,
Ona bile türü mürü boşverin epik olsun yeter derim.
Savaş müziklerini seviyorum ben,
Kulak zevkim bile mücadeleden, karşı koymaktan, galeyana gelmekten,
İsyan çıkarmaktan yana.
Çalsa şimdi bir hücum borusu, durursam şerefsizim.
Nedeni de geçin, sorgusuz sualsiz en önde koşacak olan benim.
...
Güçlü kollarım,bacaklarım,
Eşsiz ciğerlerim,
Savaş isteyen yaralı, sert ellerim,
...
Oysa orada değilim,
...
Kırık hayallerimin parçaları ayaklarıma batıyor,
Ufalanmış, toz olmuş bir kısmı da,
Gözlerime kaçıyor..
Yol vermiyor.
...
Kıpırdayamıyorum bir adım dahi öteye...
...
Ne ileri
Ne geri
...
...
Biliyorum kabullenmek değil bu yaptığım,
...
Ama
Baş kaldıramıyorum da...
Batu Yazan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder