Selam,
Herkese günaydın. Herkes için kolay ve acısız bir gün olması dileklerimle yazıma başlıyorum haydi hayırlısı. Bugün sevgili okurlar konumuz seks, evlilik, çiftler.
Açıkçası bu karışık konuyu öyle bir anda aklıma geldiği için ele almıyorum, özellikle benden yazılması istendiği ve konu hakkındaki fikirlerim merak istendiği için yazıyorum. Dün kadın bir okuyucumdan bir e-posta aldım. Adını her zamanki gibi tabi ki vermeyeceğim. Kendisi henüz yeni evlenmiş(bir kaç aylık) ancak bu yeni evliliğine rağmen yatakta aradığını bulamamış. (hastasıyım bu yatakta aradığını bulamama lafına da sanki cidden kayıp çorabını arıyormuş gibi düşündürüyor bana)
Yani lafın özü şu ki, söylediğine göre kocasıyla istediği sıklıkta sevişmiyorlar. Bu sıklığı merak edenler için söylüyorum günde bir kez, ya da iki günde bir kez hadi olsun olsun en fazla iki kez. Konuyla ilgili fikirlerimi ve dünya ortalamasını olayı tamamen anlattıktan sonra vermeyi daha uygun gördüğüm için izninizle devam ediyorum. Kocasıyla bu konuyu konuşmuş fakat tahmin edebileceğiniz üzere tabi ki kendisini kırmaktan ya da incitmekten çekinerek yapılmış bir konuşma olmuş bu. Kocanın savunması şu şekilde; ben böyleyim(tıpta tek kurşunlu adamda denir). Bayan arkadaşımızın son sözü ise şöyle; Beni tatmin etmeden dönüp uyuması beni deli ediyor.(eder doğrudur eder)
Bu problemi bir konu olarak ele alış nedenlerimden biri de aslında bu durumun çok fazla sıklıkta yaşanıyor oluşu. İnanın bu, bana bu sıkıntıyla yazılmış ilk e-posta örneği değil.
Şimdi konuya sizlerde tam hakim olduysanız artık başlayabiliriz.
Önce bir soruyla başlayalım;
Sizce sevişmenin “normal” diye tabir edilebileceği haftalık bir sayı, aralığı bir sıklığı var mıdır? Cevabı hiç lafı uzatmadan veriyorum, yok. Çünkü kimi “çiftler” haftada iki, kimisi beş, kimisi de on kez sevişiyor. Ve bu çiftler, Dünya üzerindeki sayı dağılımları bakımından birbirlerine o kadar yakınlar ki “normal” denebilecek bir genelleme yapılamıyor.
Fakat, merak ettiğiniz evli çiftlerin cinsel birliktelik “ortalamasıysa”(bakın ortalama diyorum normal olan demiyorum) hafta ikidir. Kulağa çok mu kötü geldi? ”Uzun süredir” evli olanlara gayet normal geldiğini biliyorum(yeni evlilerin daha çok seviştiğini sanırım söylememe gerek yok – bu bizim durumumuzsa tabi ki istisna), evlenme planı yapanlarsa neyle karşı karşıya olduklarını görünce belki bir parça üzülmüşlerdir. Herneyse sıkıntı yapmaya gerek yok devam ediyoruz.
Yeni evli bu bayan arkadaşımız, günde bir ya da zorlasan iki kez demişti, açık konuşayım sayıda bir anormallik yok.(yeni evli ve daha önce hiç sevişmemiş bir çift için bile çok anormal bir durum değil bu) Ama ortada bir teslik olduğu açık, zira kadın mutsuz. O halde bakmamız gereken başka bir şey var. Nedir o? Mesele sizce gerçekten sevişme sıklığı mı? Değil, yani öncelikli olarak değil. Öncelikli olan sevişmenin kalitesi. Böyle profesör doktor gibi konuşmak istemiyorum ama öyle. Yani öncelikle partnerimizden beklediğimiz şey, kaliteli bir sevişme seansı. Kaliteyi belirleyense tabiki bizim tatmin duygumuz. İşte şimdi görüyoruz ki burada gerçekte eksik olan şey “sıklık” değil “tatminsizlik”. Çünkü tek başına sevişme sayısının az oluşu bir kadını bu denli mutsuz edemez. Elbette ki bir kez yapılan ama gerçekten bir şeylerin paylaşıldığı birlikteliklerde tatmin ve mutluluk duyguları yaşanabilir. Böyle yaşanabilir yaşanabilir diyoruz ama bakıyoruz yaşanıyor mu? Tın. Açıkçası pek yaşanmıyor. Ha nasıl yaşanır? Önce öküz olmamak lazım. Şimdi burada cevap hakkı olmayan okuyucumun kocasına da boy boy laf sokmak istemiyorum ama en azından şunu söyleyebilirim;
Tarihin başından bu yana, “ben böyleyim” deyip orgazm olup götünüzü eşinize dönebileceğiniz bir masal dünyası hiç varolmamıştır. Var sananlar bilsin ki o tek kişilik hayal dünyası çok kısa sürede yıkılacaktır. Kadın olsun, erkek olsun özellikle günümüzde olasılıkların milyon tane olduğu bu dönemde kimse kimsenin kahrını uzun süre çekmez, çekmeyecektir de.
Peki tamam şimdi biraz durup nefeslenelim, sakinleşelim. (Oh iyi geldi)
Tamam tekrar konuya dönebiliriz.
Bu evli çiftimiz için çok mu geç? Yapacak bir şey yok mu? Var tabi ama daha önce başka bir şey söylemek istiyorum.
NEDEN bu durumu daha önce test etmiyorsunuz?(bunu yapmayan herkese soruyorum)
Evet evlilik öncesi seksten bahsediyorum.
Çok merak ettiğim ve bir türlü anlam veremediğim bir başka insan davranışıdır bu. Bir insan nasıl seviştiğini bilmediği bir insanla nasıl evlenebilir? Burada evlilik kurumunu toptan cinsellik üzerine oturtmuyorum fakat gerçekler yadsınabilir mi?
Daha önce loto çıktı mı size? Çok mu inanıyorsunuz şansa? Kumarbaz mısınız yoksa siz? Manyak mısınız? Deli misiniz? Gözünüzü seveyim ne yapıyorsunuz?
Cinsel uyumunuzun olmadığı bir insanla ömür geçer mi? Bu riske atılabilecek bir şey mi?
Bakın en başta ne dedik kimisi haftada iki kez sevişir kimisi on. Burada asıl konu sayı değildir.
Konu insanlar şevişmiştir ve sevgililerinin ne denli sevişip sevişmediğini bilir. Ve “bunu da” bilerek onun doğru kişi olup olmadığına karar verir. Burada bütün mesele, uyumlu olduğunuz kişiyi bulma gerekliliğidir.
Neyse... hadi bu kez iş işten geçmiş diyerek bu noktadan sonra ne yapılabilir biraz da onlara bakalım. Önce bu adam bu kadını niye tatmin edemiyor bunu kurcalayalım.
Özel bir şeyler bildiğimden değil ama engin gözlem ve araştırmalarım sayesinde tahmin edebiliyorum ki. Ön sevişme falan fasa fiso. Yani hak getire. Tahminim o ki koca yıldırım hızıyla olaya girmekten yana. Sanıyor ki kendi penisi kalktığında bütün dünya da onunla birlikte sevişmeye hazır hale geliyor, o boşaldığında tüm dünya onunla birlikte boşalıyor. Sanıyor ki tüm mesele o kalkmış penisin vajinaya girip çıkmasında. Sanıyor ki o motive olsun diye altında yalandan inleyen kadın zevkin doruk noktalarında.
İşte bu cehalet yüzünden insanlara ciddi bir eğitim verilmesinden ve sonrasında diplomayı alabilenin sevişmesinden yanayım.
İnanın zor geliyor. Vallaha zor geliyor artık şöyle yapın böyle yapın demek. Yoruldum. Uzun uzun yazmak, anlatmak niyetinde de değilim zaten. O yüzden çok kısa ve öz anlatıyorum;
Bir kadın nasıl tatmin olur? Şu üç gerçek çerçevesinde;
1-Bir kadının içinde olmak kadar, dışında olmak ta önemlidir.(anladınız umuyorum)
2-Bir erkek yukarıdaki gerçeği bilmiyorsa kadını ona söylemelidir.
3-Erkek kadınını umursuyorsa onu dinleyecektir.
İşte bu. İhtiyacı olanlar hemen koşsun üstüne düşen görevi yapsın. Sonra allah allah sabhlar olmasın.
Hadi bakalım bu günlük bu kadar. Bolllll tatminli, yüksek mutluklarla dolu muhteşem yatak maceraları diliyorum hepinize.
Kedinizi yataktan indirmeden sakın olan sevişmeye başlamayın.
Görüşmek üzere.
1 yorum:
çok gerçekçi bir yazı... hislerimize tercüman olmuşsunuz....:)
Yorum Gönder