Selam,
Yok birinci günde bulamamak normaldir, yok ikinci gün hadi bu da normal sayılabilir insanlar tatil yapıyor derken geldik üçüncü güne.
“Her bayram sabahı” yaptığım gibi bugün yine sabahın ilk ışıklarıyla birlikte evden fışkırdım. Malum sıhhi tesisatçı bulma hayali içindeydim.(problemin ne olduğunu bilmeyenler buradan öğrenebilir)
Bu sefer av sahamı daha da genişlettim ve nerdeyse tüm Beşiktaşı taradım. Taramakla yetinmedim kapalı oldukları halde cep telefonlarından da ulaşmaya çalıştım. Fakat sonuç aynı oldu, yine bu tıkanıklık sorununu çözebilecek birini bulamadım.
Daha önce böyle kritik zamanlarda bu tür bir ihtiyaçlar içinde olmadığım için farketmemiştim aslında bayramda iyi kötü her yer açıkmış. Tesisatçılar dışında demek istiyorum. Bana biraz garip gelmedi desem yalan olur. Öte yandan bu muhabbeti daha fazla devam ettirmekte istemiyorum. Çünkü artık sorunu çözdüm. Tesisatçı bulamadığım halde nasıl mı çözdüm?
Arayışımı değiştirerek.
Bugünün konusu bu arkadaşlar. Hatta daha da genişletip şöyle de diyebiliriz; Her şeyi bildiğimizi varsaymayarak ve dolayısyla dar bir açıda takılıp kalmış zihnimizi dış yardımlara açarak.
Bugün ciddi bir ders aldım. Ve an itibariyle geçmiş günlerimin salaklığıma yanıyorum. Meğer üç koca gündür kurtuluşu yanlış yerlerde arıyormuşum. Yaşlı bilge bir amca gösterdi bana hakikati. (öyle havalı bir amca hayal etmeyin sıradan bir nalburdu) Dükkanına girip hızlıca sordum;
-Kolay gelsin. Tanıdığınız ve bugün çalışan bir usta var mı?
Amca filmlerdeki gibi başını hiç kaldırmadan cevap verdi.
-Sorun nedir?
Heyecanlı ve patetik bir ifadeyle cevap verdim.
-Apartmanın logarı tıkandı, ayıptır söylemesi evi bildiğiniz bok bastı, çok acil müdehale gerekiyor.
Nalburun cevabını hiç değiştirmeden yazıyorum;
-Sana bu sorunu çözecek kişinin sıhhi tesisatçı olduğunu düşündüren nedir?
Bir an kendimi “kung-fu” dizisinde zannettim. Az sonra hoca öğrencisine çok büyük bir ders verecekti.
Bana bunu düşündüren ne miydi? Ee su sorunu işte, tıkanıklık da var işin içinde başka kim çözecek ki dedim kendi kendime, ama dışımdan dile getiremedim. Hoca beni yanına çağırdı(pardon nalbur) elindeki kağıdı uzatırken şöyle dedi;
- Yanlış şeyi arıyorsun.
Uzattığı kağıt bir İski faturasıydı.
Zaman kaybetmeden faturanın üzerindeki numarayı aradım. Adamlar bir saat içinde gelip tıkanıklığı giderdiler. Ne sandığım gibi kimyasallar gerekti ne de ortalığı kırıp dökmek. Herşey sadece beş dakika sürdü. Bense bakış açımın tıkanıklığı yüzünden yetmiş iki saattir pislik içinde yüzüyordum. Adamlara ne kadar teşekkür ettiğimi anlatamam. Ama nalbur... o na daha da fazlasını borçluyum.
Artık biliyorum ki hep aradığımız şeyler sorunlarımızı çözecek şeyler olmayabilir.
Ama bizler sorundan çok o kafayı taktığımız sözde arayışlarımıza o denli takılıp kalıyor ve düşünmeyi bırakıyoruz ki gerçek çözümü bulmaya bir adım dahi yaklaşamıyor boşa çırpınıp yerimizde sayıyoruz.
Size saçma mı geliyor bu çıkarım? Bana hiç gelmiyor.
Ben,
Bugün itmek yerine bazen çekmek gerektiğini gördüm.
Bugün çok iyi bildiğimi sandığım şeyler hakkında hala yanılabildiğimi gördüm.
Bugün herşeyi çözdüğümü düşünüp, neye ihtiyacım olduğunu bildiğimi sanıp kendimi ne kadar üzdüğümü gördüm.
Şimdiyse bir İski vidanjörü nelere kadirmiş diyorum kendi kendime.
Bugün cehaletim bana ayrı bir huzur veriyor.
Çünkü bana hala göremediğim başka kurtuluş yolları olduğunu fısıldıyor.
...
Ve Dünya,
Bugün dünden daha iyi bir yer oldu.
Çok daha umut dolu.
...
İşte şimdi gerçekten iyi bayramlar.
Kendinize iyi bakın kedinizi çok sevin.
Görüşmek üzere.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder