Bu sabah gerçek nedir diye bir kez daha düşündüm ve sonunda ulaştığım cevap çok hoşuma gitti.
Gerçek nedir?
Çok değişken,
Mesela bana kalırsa şu an gerçek 0.5 miligram alprazolam.
Bazense bir bardak bira. Kimi zaman bir bardak şarap. Ya da bir kadının yuvarlak kalçası.
Kalça diğerlerinden alakasızmış gibi görünse de hiç öyle değil. Çünkü gerçek aslında algımızı filtreleyip değiştiren herşey.
Bazıları uçmuş, sarhoş bir beynin gerçeği doğru algılmadığını düşünüyor. Katılmıyorum. Demek istediğim şey dumanlı bir kafanın doğru algıladığı da değil. Aksine hiç bir algının doğru olarak nitelendirilmemesi gerektiği.
Hergün vücutlarımızda olup bitenlere bir bakalım;
Hormonlar, binlerce duygu geçişi pek çok saplanıp kalmış düşüncemiz ya da anlık çoşkularımıza,
Tüm bunların yaptıkları, alkolün uyuşturucunun ya da uyarıcıların bize yaptıklarından hiç te farklı değil. O halde doğru algı diye bir şey yok.
Her an zaten gerek doğal gerek yapay uyaranların etkisindeyiz.
Bir günümüzün bir diğerini tutmuyor. Kimi zaman hüzne kedere boğuluyoruz, kimi zaman çoskunun güneşli tepelerinde dans ediyoruz.
Bazen yaşamak... hayat... gerçek...
Üzülmek gibi de geliyor bize... Bazen acı, hayalkırıklığı...
Bazen gülmek, eğlenmek olabileceğini düşünüyoruz.
Yanlış mı peki tüm bunlar? Hayır. Peki doğru mu? Hiç sanmıyorum.
Hiç bir dayanak noktası olmayan havada bir soru ve cevapları da kendi gibi havada kalıyor.
Gerçeği doğruyu anlamanın bulmanın imkanı yok.
Hislerden tamamen arınmadan gerçeği algılamanın hiç bir yolu yok. Açıkçası hisler kaybolursa da ortaya çıkacak gerçeğin yaşanır bir yanı olmayacak.
...
Aslında hiç böyle şeylerden bahsetmek niyetinde değildim bu sabah. Aksine söylemeye çalıştığım şey;
Biz biraz fazla dert ediyoruz herşeyi, kendi kapasitemizi zorlayacak sıkıntıların çoğunu kendimiz yaratıyoruz.
Oysa yaptığımız herşey boş.
...
Bu sabah demek istediğim tek şey şuydu;
Rahat olmak gerek rahat! Ohhhhhhhhhhh.... Hem de çok rahat...
Salmak lazım, gevşemek, takmamak. Hatta alabildiğine sermek.
İtimat etmemek lazım köle zihnin gerçekliğine,
Şarap kadehi dururken önümüzde.
...
Bir gün nasıl başlamalı şu ömürlerimizde?
Sabahın ilk ışıklarıyla sevişmek lazım önce, Ardından ılık bir duş. Sonrasında şampiyonların kahvaltısı bir kadeh de votkayla elbette. Evden çıkarken nereye gittiğimizi de düşünmemek lazım tabi.
Aşkın kucağına atılır gibi saldırmak lazım sokağın karanlığına, onyedilik delikanlının heyecanlıyla...
Diyorum ya rahat olmak lazım...rahat
Tasalanmamak,
Düşünmemek,
Çekinmemek gerek.
Ne kendinden, ne başka birinden, ne de gideceğin yerden.
Evrenin merkezindeki o süslü tahta oturmak olmak lazım tüm ağırlığınla
Rahat olmak lazım rahat
Kedi gibi kıvrılmak.
Umursamamak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder