Sevgiliye Hitabet

21 Kasım 2011 Pazartesi 2 yorum

Günaydınlar herkese.
Bu sabah yine çok önemli bir konumuz var. “Özellikle” yeni çiftleri çok yakından ilgilendiren hassas hassas olduğu kadar da tehlikeli bir konu bu.
-Hadi hadi hemen başla şeklindeki çığlıklarınızı duyar gibi olduğum için girişi fazla uzatmıyorum.
Konumuz “sevgiliye hitabet”
Sevgili okurlar aslında bu konuyla ilgili aklınızdan bir an olsun çıkartmamanız, unutmamanız gereken tek bir gerçek var. Bunun dışında diğer söyleyeceklerimse hep bu tek ve değişmez olan gerçeğin etrafında dolanan ufak detaylar. Nedir peki bu tek gerçek?
Tabiki sevgilinize hiç bir şekilde ve hiç bir şart altında adıyla hitap “ETMEMENİZ”.
Nedeni şu;
Bildiğiniz gibi pek çoğumuz sevgililerimize aşkım, canım, böceğim, çiçeğim, toparlağım, güzelim, elmalı turtam, şeker parem vesaire şeklinde sesleniyoruz. Bazılarına bu durum komik geliyor biliyorum ama aslında hiç değil. Hatta komik olmak şöyle dursun vazgeçilmez bir şey bence. Öncelikle “zikredeni”koruyucu bir niteliği var. Ki zaten bu özelliğe bağlı olarak vazgeçilmez oluyor. Tecrübeyle sabittir sevgilime ismiyle hitap etmeye kalkıp kendi kuyumu kendim kazdığım, sonunda epeyce canımın yandığı durumlar çokça olmuştur. Çünkü zaman zaman boş bir anıma denk gelip kendisinin adını şaşırmışlığım olmuştu. Sanırım bir kadına başka bir kadın adıyla seslendiğinizde başınıza neler gelebilir tahmin ediyorsunuzdur.
O an, yani o sesin gırtlağınızdan koptuğu talihsiz rezil an, kıyametin koptuğu andır. Allah düşmanımızın başına vermesin o an zaman durur, savaş baltaları, çığlıklar, tavırlar havada uçuşmaya başlar.
Ve bitmez... İnanın bitmez o tripler o tartışma. O gün size bitmiş gibi gelebilir fakat bu arıza sevgilinin zihninde kalbinde ilelebet devam edecektir unutmayın.
arada bu yanlış isim durumlarının pek tabi masum ya da suçlu olarak niteleyebileceğimiz farklı sebepleri olabilir. En çok karşılaşılan iki durumsa şunlar;
1-Sadakatsizlik
2-Eski sevgilinizden ayrılalı henüz kısa bir süre geçmiş olması(tıptaki adı anlık yani geçici öküzlük)
İlk sebebin özrü yok tabi ve geri dönüşü de ikinciye nazaran çok daha zor. Çünkü yüksek ithimalle şu anki sevgiliniz eski sevgilinizin adını biliyordur fakat daha önce hiç adını duymadığı bir kadının adıyla ona hitap etmişseniz bilin ki baltayı taşa vurdunuz demektir. Bunu yaşayanlar şimdiden çok büyük geçmiş olsun diyorum. Onlara hayırlı yolculuklar.
İkinci durumsa nispeten masumane bir problemdir. Büyütmemek lazım. En büyük ilacı ise bir kaç saatlik özür ve triplerin sona ermesi için tanrıya yalvarmaktır. Ardından büyük olasılıkla affedileceksinizdir.
Ama diyorum ya hiç bunları yaşamanıza gerek yok. “Güvenli” bir ilişki için unutun bütün isimleri. Silin gitsin hepsini. Ne varsa çıkarın aklınızdan. Yerine özenle seçilmiş küçük kelimeler yerleştirin. Böylesi hem çok daha samimi olacaktır. Ayrıca bir düşünsenize hiç böyle hitap kelimeleri olmasaydı nasıl olurdu? Bu biraz anne babamıza kendi isimleriyle seslenmemize benzerdi sanırım. Babanıza babacım nasılsın yerine söz gelimi Ahmet nasılsın demek nasıl soğuk ve mesafeli geliyorsa bu da öyle olurdu. Belki sizin de çevrenizde vardır. Bazıları bu konuda arızadır, takıntılıdır, inatla söylemezler. Uzak dururlar bu tür güzel sözlerden. Sanırlar ki söylendiğinde sevgili şımarır. İki lafla şımarandan zaten sevgili olmaz.
O yüzden bence uzak durmayın, olmayın bu kadar mesafeli. Söyleyin gitsin.
Ama rica ediyorum bırakın şu aşkitoyu, bebişimi. Hayır diyebilirsiniz ki sana ne oluyor, hatun benim, adam benim. Sen ne karışıyorsun?
Cevabım şu; Asabım bozuluyor. Basit geliyor. Her yerde var zaten bir aşkito. Biraz farklı olun. Sözcükleriniz de aşkınız gibi orjinal olsun.
Tüysüz kedim,
Nefes alan tavuk göğsüm,
Kabarcığım,
Ne bileyim bulun işte bir şeyler.
Bol sevgi sözcüklü günler diliyorum hepinize.
Görüşmek üzere.

2 yorum:

  • Cebimdeki renkler dedi ki...

    "Aşkito" ve "bebişim" gibi ucube hitaplar bende de duyar duymaz midemi buran bir etki bırakıyor. Bir de herkesin kullandıkları. Çok faydalı bir yazı olmuş bence :)

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB