Selam,
Bu yazı dünkü yazıma yorum yazan sevgili adsız okuyucuma verdiğim bir cevap niteliğindedir.
Konuyu bilmeyenler için kısaca şöyle açıklayabilirim; ben faydasız olanı hayatlarımızdan çıkaralım dedim okuyucum da bana kızdı.
Bende yoruma yorumla cevap vermek olmaz dedim ve hemen klavyeye sarıldım.
Sevgili adsız okuyucum;
Hayatım bildiğiniz sandığınız ya da aşağılamaya çalıştığınız gibi bir mantık silsilesi içinde geçmiyor tabiki, ancak emin olun evet gerçekten parıldıyor, çalkantılı ve heyecanlı. Ve sizinkinin aksine benimki ilerliyor.
Hemen burada hiç utanmadan çekinmeden hızlıca soruyorum;
Siz misiniz doğru olan?
Sizinki mi kazanılmış bir hayat?
Siz misiniz mutlu kişi?
Aslında cevabınız evet olsaydı zaten yorum bile yazma gereği duymazdınız. O yüzden çığlıklarınızdan çaresiz olduğunuzu anlıyorum.
Otuz yıllık hayatımda bildiğimden emin olduğum şeylerden biri de şudur;
Hayatla barışık olan, derdi tasası olmayan hiç kimse “bir şeylere” bu denli hararetle karşı çıkmaz.Bunu kendimden biliyorum(ve bu yazı da buna örnektir) ayrıca aynı şekilde biliyorum ki hiçbir kimse canı yanmadığı sürece bağırmaz.Siz de gördüğümde bu. Sanıyorum mantığım canınızı fazlasıyla yakmış, dahası birisinin sizi hayatından bu denli çabuk ve kolay çıkarabilme fikri biliyorsunuz ki fazlasıyla gerçek ve yakın. Bu, sizin bana yaptığınız bir karşı çıkış değil inanın, bu sadece kabullenemeyiş. Ama hiç merak merak etmeyin hepsi geçecek.
Bu arada bir konuya karşı çıkmak istediğinizde bir daha ki sefer için size tavsiyem şu olacaktir. Eğer bir şeyin ekşi olduğunu düşünüyorsanız onu zaten ekşi olan başka bir şeyle anlatmaya çalışmayın zira etkileyici olmuyor. Bunu neden söylüyorum derseniz bana “ne kadar sıkıcı” derken zaten korkunç sıkıcı bir oyun olan okeyi referans gösteriyor oluşunuz.Bu arada “okeyde bile taşı düşünüp elden çıkarırsın” derken tam olarak neyi kastettiğinize anlayamadım. Ben yazımda, “birine defol derken” hiç bir şey düşünülmemesini mi söylemiştim? Hayır öyle birşey söylemedim, zaten bakın sürekli bir yandan fazla mantıklı olduğumu söyleyip bir yandan da düşüncesiz olmakla suçlamışsınız beni.
Aynı şekilde bir yandan duygusuzca derken bir yandan da gerçeklikten uzak olduğumu söylemişsiniz.
İşte bu sizin gerçekliğiniz;
Yani duygulara saplanıp kalmak. Duygulara saplandığınız sürece o sığ “gerçekliğinizde” debelenip duracaksınız, bu konuda bir dakika bile acaba demeyin. Aksi halde yaşlılığınızda Batu söylemişti dersiniz.
Aslında burada durmak istiyorum ama duramıyorum çünkü görüyorum ki pek çok değerli kelime orada(yorumunuzda) boşa harcanıp gitmiş kimisi tamamen havada duruyor kimisi ve sağa sola çarpıp sapıyor.
Eğer yapabiliyorsa lütfen biri bana açıklasın şu cümle ne demek: “sakın yaşadıklarınızın sizi bu hale getirdiği, böyle olmaya zorladığı safsataları ile izah etmeye çalışmayın durumu. çünkü bu, durumun kendisinden de sıkıcı olur”
1- Demek durum gerçekten sıkıcı, o halde bu isyan niye?
2-Durumu size nasıl izah etmemi isterdiniz? Yaşadıklarım beni bu hale getirmeseydi sizce gerçekten bu sözlerimin bir değeri kalır mıydı?
Bir insanın yaşadıklarından daha değerli ne olabilir bu hayatta? Size bilim kurgu hikayeleri anlatmamı mı yeğlerdiniz? Cevabınızın bir önemi yok çünkü vereceğiniz ve verdiğiniz cevap aslında gerçek safsata.
Yorumunuzla ilgili saygı duyduğum tek bir nokta var sevgili adsız okuyucum. Gerçekten hislerinizle (öfkenizle) yazmışsınız. Ama malesef hiç düşünmemişsiniz aslında buraya ne yazıyorum diye.
Ama sorun değil.
İnsan sinirliyken böyle şeyler yapar hatta bu kedilerde de var ; kontrolü yitirip tutarlılıktan uzaklaşır.
Yukarıda dediğim gibi merak etmeyin hepsi geçecek ve terketmek, saplanıp kalmak istemeyenler için
tek gerçek.
Görüşmek üzere.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
ben hayatımın fevkalade bir hızla ilerlediğini,hayata dair bakışımın doğru olduğunu ya da mutlu olduğumu falan iddia etmedimki. bu çıkarıma nerden vardığınızı anlayamadım. aksine ben sizin değiminizle derdimle, tasamla ve bunların doğurduğu hararetli karşı çıkışlarımla, çaresizliklerimle, birinin beni hayatından kolayca çıkarabilme düşüncesinin canımı yakması ile mutluyum. bu noktada sizin eksik olduğunuzu düşünüyorum. çünkü o çok sevdiğiniz ve kolladığınız mantığınız bunların hiçbirini hissetetmenize izin vermiyor. ben bir pilli bebek ya da robot değilim. yaşadığım hayal kırıklıkları, üzüntüler, pişmanlıkların da beni robotlaştırmasına asla izin vermeyeceğim. duygularımın peşinden gitmem, zaman zaman saplanıp kalmamın "sığ gerçekliğimde debelenmek" olduğunu ileri sürmeniz cidden yaralayıcı ve karalayıcı olmuş :) bir yazara yakışmayan cinsten :)ama bilemeyiz kimin gerçeği sığ, kiminki derin ya da kiminki sadece ışığın kırılmasının bir illüzyonu..
yazınıza eleştirel bir yorum yazmam, tarafıma,karakterime, görüşlerime ve yorumlarıma doğrudan hakaret niteliği taşıyan bir cevap vermenize neden olmuş. Bu durum,sizinle zıt fikirlerde olanlara tahammülünüz olmadığını düşündürüyor bana. eleştirimde sizi kızdıran bir şey olduysa özür dilemek isterim.. Niyetim sizi sinirlendirmek değildi.
Eğer yapabiliyorsa lütfen biri bana açıklasın şu cümle ne demek: “sakın yaşadıklarınızın sizi bu hale getirdiği, böyle olmaya zorladığı safsataları ile izah etmeye çalışmayın durumu. çünkü bu, durumun kendisinden de sıkıcı olur” demişsiniz.. herhangi birinden ziyade yorum sahibi olarak önceliği bana verseydiniz sevinirdim.. Neyse,ben yine de özetle "klişe" bir açıklama olacağını düşündüğümden öyle yazdım.
Bu arada yazınızda en çok benim adıma "birisinin sizi hayatından bu denli çabuk ve kolay çıkarabilme fikri biliyorsunuz ki fazlasıyla gerçek ve yakın" şeklindeki tehditkar yorumunuzu beğendim..
"kaç vakte kadar?" diyesim geldi.:)
cevabınız için teşekkürler..
Acı çekerek mutlu olana mazoşist denir, daha fazla uzatmıyor, katılımınız için teşekkür edip acil şifalar diliyorum.
batuya katılıyorum. özlem ben.
ben de hepinize katılıyorum.gülmekten kırılıyorum.
Yorum Gönder