Bilinçli Tatilcinin Bodrum Kılavuzu

17 Ağustos 2011 Çarşamba 0 yorum

Günaydın herkese muhteşem çarşambalar,
Az önce sahilde sabah koşumu yaptım, denizime girdim, duşumu aldım, bahçedeki kedileri sevdim ve günün ilk birasını.... aha işte açtım.
Bu! Hayat buymuş meğer...
Evet sevgili okurlar, bugün her tatil çakalının(tatilden maksimum fayda sağlamaya çalışan kimse) işine çok yarayacak bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.
Evet bir yıl boyunca it gibi çalıştık, didindik, sinirden stresten saçlarımızı ağarttık ama dayandık ve işte sonunda o hayalini kurduğumuz tatil vakti geldi çattı. Peki nereye gidiyoruz ? Bu sefer bodruma gidiyoruz. Tamam gittik peki şimdi ne yapıyoruz? Bir kere çok bilinçli olmak zorundayız çünkü vaktimiz az( standart bir hafta hadi bilemediniz iki haftamız var)Aslından ben size bu süre içinde Dünya turu bile yaptırırım ama bugün konu değil. Bugün sizlere iş hayatımda edindiğim mükkemmel zaman yönetim teknikleri sayesinde kısa sürede nasıl yoğun bir tatil deneyimi yaşayabileceğinizi anlatacağım. Tatil planımız 5 programdan oluşuyor tatili daha uzun olanlar araya boş günler katarak mevzuyu genele serpiştirsinler.
Koltuk altı ve bikini bölgesi tüylerinizi aldıysanız hadi mayolarınızı bikinilerinizi de giyinde artık başlayalım.
Konumuz “Bilinçli Tatilcinin Bodrum Kılavuzu”
Gün 1:Uçaktan otobüsten indik, odamıza yerleştik, ivediyetle giyinip havuza denize iniyoruz. Onbeş dakikalık aralıklarla havuz ve deniz arasında gidip gelip çimmeniz, ardından ufak atıştırmalıklar için eve ya da snack bara gitmeniz gerekiyor. Hızlı şekilde yeme içme yüzme eylemleri arasında gidip gelmeniz zaman mefhumunu kaybetmenize ve henüz birkaç saat geçmiş olmasına rağmen size 3-4 gündür buradaymışsınız hissi yaşatmak için yeterli olacaktır.
Bu arada hergünün sonunda sabbbahlara kadar çılgınca eğlenip delice içiyorsunuz. Ne gibi alkol kombinasyonları uygulanması gerektiği konusu için şu yazıdan yardım alabilirsiniz.
Gün 2:Yorgun argın berbat halde uyandıktan sonra, hemmen sahile iniyor 96 adet koyu tek celsede gezip görebileceğiniz bir tur ayarlıyorsunuz, bütün gün teknede çalan ne üdüğü belirsiz müzikle birlikte kıç baş sallıyoruz. Bu esnada tek elde bira, diğer el ise tam açık bir halde havada “hadi anam hadi” şeklinde oval hareketler yapıyor olmalı. Yine gezi esnasında muhtelif gemi direkleriyle sarmaş dolaş poziyonlarda durmaksızın fotoğraflar çektiriyorsunuz.(bu kısım ileriki facebook yaşantımız için çok mühim) Ve tabiki akşam-gece yine delice bar disko gezmeleriyle sona ermeli.
Gün 3:Saat 07:30’da ölmeye yakınca bir fiziksel performans içinde uyanıyoruz ve yine bir tur teknesi ayarlıyoruz ancak bu sefer Datçaya hareket edilecek. Neden? Bilmiyorum neden, adet öyleymiş, biz de örf ve ananelerine saygılı her türk genci gibi görevimizi yerine getireceğiz. Turu ayarladık, bota tekneye bindik, Datça’ya gittik. Burada yine aynı şekilde; dağ ilen taş ilen deniz kenarında ağaç kavuğunda post modern seksi pozlarla fotoğraf makinemizi şenlendiriyoruz. Buradayken mutlaka efendime söyliyeyim bir balık, bir kalamar, bir karides gibi deniz klişeleriyle donanmış bir masa sipariş ediyoruz ve masa henüz doluyken fotoğrafını çekip sosyal ağlarda paylaşıyor ve düşman çatlatıyoruz. Fotoğraf çekilirken hiç olmadığınız kadar mutlu görünmeye dikkat edin ancak çekildikten sonra atış serbest normale dönebilirsiniz. Akşam vakitlice yine Bodruma dönüyoruz, malum akşam bar disko bizi bekliyor gitmemek olmaz.
Gün 4:Bir kez daha saat 07:30’da kendimizi yataktan yuvarlanarak atmak suretiyle kurtarıyor ve bu kez de Kos’a gidiyoruz. Buralara kadar geldikten sonra Yunan komşularımızı ziyaret etmezsek pek tabi yaptığımız tatil tatil sayılmaz. Adalara vardığımızda, daha önce hiç yeşillik, kumsal, deniz, güneş görmediğimiz için hemen oraya hayran oluyor “vay be” diyoruz ardından diğer ırkdaşlarımızın yanına gidiyor ve boş bulduğumuz bir sezlonga kuruluyoruz. Saatlerce pişip güneşlenme görevimizi de yerine getirdikten sonra artık yemek yiyebilirsiniz , ismi bize çok artistik gelen restoranlardan birini seçiyor önce kapısında tabela görünür şekilde ilk poz fotoğrafımızı çektiriyoruz ardından yine Datça’da yaptığımız gibi; “karides falan filan” dolu masamızın yanında gülücük dolu pozlarla takipte olan sosyal medya düşmanlarımızın canını yakıyoruz. Akşam olunca ne yapacağınızı artık belirtme gereği duymuyorum. Lütfen ben söylemeden siz kendinizi “dağıtınız”.
Gün 5: Beşinci güne geldiğimizde artık yüksek ihtimalle tükenme durumunda olacaksınız ancak önemli olan bu değil, önemli olan tatil ve bu tatilde ne yaptığınız o yüzden ruhu mücerret gibi yerden fışkırıp ayağa kalmak zorundasınız. Bugün ne olursa olsun akşam güneşi ufukta kaybolurken Gümüşüklükte bira içiyor olmalısınız, aksi bir durumda açık söyküyorum tüm tatil boşa gider. Eğer birayı içtiyseniz artık Gümbet’e gitme zamanınız gelmiştir. Gece Gümbet macerası, bu içinde olduğumuz beşinci günde artık insanın doğayla olan bir imtihanı haline dönüşecektir o yüzden ha gayret koçlar diyor ve sizlere bol şans diliyorum. “Dımtıs dımtıs” müzik eşliğinde durmaksızın tepinip eğlenceden, alkolden, hatundan, adamdan kendinizi kaybedip bir bodrum efsanesine dönüşmelisiniz. Bu gece yaşayacaklarınız ileriki bir yirmi yıl arkadaşlarınıza anlatacak maceralara gebe olacaktır o yüzden durumun ciddiyeti kavrayın ve ona göre hareket edin.
Sabah uyandığınızda nerede olduğunuzu anlamayabilirsiniz, ya da gece neler yaşadığınızı ama daha öncede dediğim gibi “hiç önemli” değil. Çünkü önemli olan siz değilsiniz önemli olan “tatil”di.
Ve siz, evet yaptınız, tatil görevinizi hakkıyla yerine getirdiniz.
Siz artık bir Bodrum fatihisiniz.
Şimdi o yorgun kıçlarınızı kaldırıp İstanbula işinizin başına dönebilirsiniz malum yokluğunuzda şirkette işler yığıldı.
İşallah kedi de evde susuzluktan ölmemiştir.
Kendinize iyi bakın.
Görüşmek üzere.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB