Hayatı Emen Karanlık

22 Ağustos 2011 Pazartesi 1 yorum

Selam,
Bugün, bir farklı başladı farklı da devam ediyor, normalde gözlerimi açtığım andan itibaren iyi kötü binbir farklı hisle dolu olur içim.
Bu sabah öyle olmadı.
Tavana bakan gözlerimin içinde, göğsümde sadece yokluk vardı.
“Yokluk vardı” demek bile saçma ama zaten boşluğu, olmayışı, hiçliği anlatmak kadar zor birşey de yok sanırım. O şey, o kadar var ve yok ki, çevresindeki herşeyi de kendi gibi yokediyor emiyor bitiriyor.
Ne bir his, bir saniyeden uzun sürebiliyor ne bir eylem gerçekleşmeye fırsat bulabiliyor pençesinden kurtulup. Ne bir mutluluk ne öfke ne acıkmak ne kusmak ne gitmek isteyebiliyorsunuz bir yere ne de kalmak. Herşeyi içine çekip yokediyor o olmayış denen... şey.
Kısacası bu sabah tek istediğim şey durmaktı, yokluk başka bir şeyi yapmama izin vermiyordu, durmalıydım daha fazla devam etmemeli, bir yere oturmalı ve kalkmamalı, bir duvara gözlerimi dikmeli ve sonsuza dek kırpmadan bakmalıydım.
Neyse ki kendi hislerim başta olmak üzere artık hiç bir insan hissiyatına önem vermiyorum.
Anladım ki yokluk hissi falan hikaye bildiğiniz psikoza girmişim.
Düşündüm ki üzerinde çok durmaya gerek yok, görmezden gelip dalga geçelim, çıkalım dışarı hava alalım iyi gelir, malum daha önce de yaklaşık 306772 kez yaşandı geçti.
Velhasıl psikozumu da aldım yanıma, çıktım evden sokağa, biraz yürüdüm derin nefes aldım sonra atladım işe geldim. Ama bu kez psikoz inatçıydı durmadı ve yokluk hissi de devam etti hem de artarak. Sonra iyice ilerledi yürüdü, büyüdü büyüdü en sonunda da her molekülümü kapladı.
O kadar ki;
Açık havaya çıkıyorum ama rüzgar bana değmiyor , üstümden içimden akıp öte tarafa gidiyor aynı şu tepedeki güneş gibi onun da beni aydınlattığı falan yok ışınları beni geçip yerdeki karıncalara ulaşıyor.
Ne bir serinlik ne bir sıcaklık ellerimde...
Ne bir ürperme ne bir ter damlası.
Sonra kafamı çevirip yol kenarlarındaki ağaçlara baktım sonra gökyüzüne bulutlara sonra yolda yürüyen insanlara ve birkaç sokak köpeğine.
Tam düşündüğüm gibiydi. Hiçbiri hiçbir anlam ifade etmiyordu. Derin bir nefes almak istedim, daha doğrusu çok merak ettim nasıl bir his olacak diye.Gözlerimi kapadım ve solumaya çalıştım havayı ama yerinde yoktu, kalmamıştı. Hiçlik sanki onu da almış götürmüştü. Garip olansa tüm bunlar yüzünden sıkıntı dahi hissedemiyor oluşumdu.
Sonunda varoluşumun da kaybolmaya başladığını farkettim ve zamanın da artık akmadığını. Ne geçmiş, ne şimdi, ne gelecek artık yoktu. Herşey gibi onlarda yokolup gidiyordu.
Telaşlanmam gerektiğini biliyordum ama yapamıyordum yine de kalkıp yüzümü yıkamak için tuvalete gittim. Suyu yüzüme çarptım, aynada suratımdaki su damlacıklarını görebiliyordum ama ıslak değildi yine de yüzüm. Bir kez daha denedim, suyu avuçlarımın arasına alıp yüzüme götürmek istedim ama su ellerimin arasında durmuyor lavaboya akmaya devam ediyordu.
Bağırmam gerekiyordu. Gerektiğini biliyordum.
Şimdi hemen orada bağırmam gerekiyordu.
Ama neden? Ne diye? Ne için bağırmalıydım?
Ne için? Ne için? Ne için?
Ve birden sahip olduğum tüm güçle haykırdım.
“ÖZGÜRLÜĞÜMÜ GERİ İSTİYORUMMMMMM”.
“ÖZGÜRLÜĞÜMÜ GERİ İSTİYORUMMMMMM”.
“ÖZGÜRLÜĞÜMÜ GERİ İSTİYORUMMMMMM”.
...........
Gözlerim kıpkırmızı olmuştu ve tekrar hissetmeye başlamıştım.
Ciğerlerim acıyordu.
Bugün farklı başladı ve farklı devam ediyor.
Bugün tatil dönüşü ilk iş günüm ve hayatımın aslında olmadığını farkediyorum, tek istediğimse kedime sarılmak ve özgürlüğüm.
Görüşmek üzere.

1 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB