40 Yıllık Geçici Görev

7 Ağustos 2011 Pazar 0 yorum

Merhaba,
Bazıları buraya ait değil. Evet bu gerçek. Aramızda bazıları var ki diğerlerinden çok daha farklı ve aslında bu Dünyaya ait değiller. Hayır demek istediğim bu kişiler cennetten çıkma değil, bildiğiniz başka gezegenlerden gelmeler.
Bir kaçını çok iyi tanıyorum hatta bir tanesi dostum olur. Bugün size ondan bahsetmek istiyorum. Bana ilk kez hikayesini anlattığında onun deli olduğunu düşündüm. Sonra korkup kaçmak yerine onu tanımayı seçtiğimde doğruyu söylediğini anladım. Buradan değildi.
1970 yılında kendisi altı aylık geçici bir görev için gezegenimize geldi ancak talihsiz bir kaza neticesinde ana gemiyle irtibatını yitirdi. Ana gemi de onu burada bırakmak zorunda kaldı. İşte o tarihten beri dostum ve pek çok konuda akıl hocam olan bu farklı kişi, kırk küsür yıldır aramızda dolaşıyor. Hala umudunu yitirmedi. Ana geminin onun için geri geleceği günü bekleyerek yaşıyor. Ancak bu tam olarak aklınızdaki gibi bir yaşam değil, daha çok bir uyum sağlama çalışması. Onu o yapan pek çok özelliğini gizlemek zorunda, yani saklanmak zorunda bırakılmış bir yaşam onunki.
Yorucu ve alabildiğine yalnız.
Sizi siz yapan şeylerin tamamen değersiz olduğu bir yer hayal etsenize. Özelliklerinizin garipsendiği, anlaşılamadığı...
Kimsenin sizi anlamadığı bir yer. Kendi dilinizde birşeyler söylediğinizde, boşlukta kaybolup giden kelimelerinizi bir düşünsenize. Yankısız, manasız, boşluğa, yıldızlara savrulmuş cümlelerinizi...
Dostumun ırkı, bu gezegende baskın tür olarak yaşayan bizlerden çok daha gelişmiş bir tür. Ama açıkçası beni en çok etkileyen yönleri teknolojileri değil, saygıları. Korumaktan ve göstermekten hiç bir şart altında vazgeçmedikleri o saygıları.
Saygı nedir bilmiyorum, bu da o asla anlatamadığım açıklayamadığım kavramlardan. Saygı bir düşünce mi yoksa bir duygu mu? Yoksa ikisinin içiçe geçtiği o muazzam az sayıdaki kavramlardan biri mi?
Sadece hissedebiliyorum ne olduğunu. Ve onun her hareketinde görebiliyorum. Bizim çoğunlukla birbirimize gösteremediğimiz saygıyı o durmaksızın gösteriyor. Sürekli sorulan şu iyi insan kötü insan kimdir nedir sorusu varya. İşte o, bu sorunun yaşayan bir cevabı. Bunu söylerken bencilce bir mutluluk duyuyorum çünkü onu tanımış olmak bana çok farklı bakış açıları kazandırdı ama bir yanımda üzülüyor çünkü iyi insan kavramını anlatabilmek için size bir uzaylıyı göstermek zorunda kalıyorum.
Bu arada yeri gelmişken herkesin çok daha iyi tanıdığı bir başka uzaylı hakkında da konuşmak istiyorum. Superman.
Çok uzun bir süre Superman hakkında düşündüm durdum. Kurtarılmayı haketmeyen ve her bulduğu fırsatta ona sırtını dönen insanlar için neden çaba sarfedip duruyorudu? Gerçekten de bu kadar güçlü bir insan bunu mu yapardı yoksa Dünyanın kralı olmayı mı seçerdi? Superman yalanına çok bilenmiştim çünkü biliyordum ki gücü olan her insan bunu kendi çıkarı için kullanırdı. Sonra ne kadar sığ ve aptal olduğumu gördüm. Mesele güç değildi, mesele niyetti. Superman’i super yapan şey güçleri değildi, iyi niyeti ve saygısıydı. Kaybedilmesi en kolay, kazanılmasıysa en zor şey olan o, “iyi niyet” ve “saygı”. Ve ben artık bunlardan yoksundum onu anlamayışımın nedeni buydu. Uğruna savaştığı şeyse vazgeçemediği bir umuttu. İnsanlığın daha iyi olabileceğini söyleyen iç sesiydi. Bu o kadar acıklı bir durum ki, Superman’in yaratıcısı(yazarı) bile süper insanı bu dünyanın çok ötesinde, yokolmuş bir gezegende yaratmayı seçmiş, daha hikayenin başında iyi niyetli o son insanın soyunu tüketmişti.
İşte yine geldik bir başka klişe soruya.
Bir insanı insan yapan şey nedir? Bu soruda biraz burnu büyüklük yapıp insan olmayı abartıyorum. Bence abartılmalı çünkü bana kalırsa insan demek, aslında olmamız yani ulaşmamız gereken bir nokta. Bizlerse sadece adaylarız. Sorumun cevabıysa bence bir insanı insan yapan şey ne kadar bu Dünyaya ait olmadığıyla alakalı. Ne kadar kendinin ötesinde olmaya çalışmasıyla alakalı. Ne kadar kendini ikinci sıraya koyabildiğiyle alakalı.
Hayır ben bir insan değilim, çünkü fazlasıyla buradayım ve gerçeğim. Ama uzaylı dostum öyle değil.
O bir insan. Bu denli büyük bir saygıyla bu denli saygısız bir Dünya’da yaşamak onun için ne kadar zor tahmin edersiniz.
Zor yaşamına tanıklık etmekten gurur duyduğum, az sayıda gerçek insandan biri olan sevgili uzaylı dostuma, bu insan adayı kapasitem el verdiğince çok saygı,
İnsanlara uzaylı olduklarını hissettiren ve kaçacak bir gemi hayali kurduran insan müsfettelerineyse lanetlerimi gönderiyorum.
Ana geminin biran önce geri gelip seni alması ve hakettiğin yaşama götürmesi dileklerimle.
Tüm kedilerin ve farklılıkların saygıyla karşılandığı ütopik bir Dünya hayaliyle bugünlük aranızdan ayrılıyorum.
Görüşmek üzere.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB