Sesler ve Renkler

13 Aralık 2011 Salı 0 yorum

Doyum...
Doygunluk noktası...
Kimya dersleri geldi aklıma bu sabah
Bir bardak suya alabildiği kadar tuz eklerdik
Su alabildiği kadar tuzu eritirdi
Sonra birden dururdu,
Doyardı ,
Daha fazla alamazdı tuzu içine
Tuz eriyemez,
Dibe çökerdi
Bardağın dibindeki tortu öylece durur
Ne erir,
Ne kaybolurdu...
...
Acaba diyorum bazı şeyler artık bana da mı fazla geliyor?
Çökertiye mi dönüştü hayatımdaki bir şeyler?
Sorulmaması gereken lüzümsuz bir soru oldu sanırım bu,
Cevap elbette ki evet.
...
Sabah sabah güzel oldu bu tuz su durumu aslında
Hayatın kendisinden direk behsedince bazen daha zor oluyor
Bir şeyleri anlamak,
Anlatmak,
Çözüme ulaşmaya çalışmak...
Oysa çağrışımlar, tüme varımlar,
Mecazlar benim en büyük dostum
...
Ben bir bardak olsam...
Yaşama tahammülümse su...
İyi kötü sahip olduğum her şey tuz...
Bu bardak nasıl başka tuz alacak?
Daha fazla su mu gereken? Ya bardak ağzına kadar doluysa zaten?
Daha büyük bir bardak mı lazım o halde?
Ama o zaman da tüm bu yakamıza sarılanlar hala bizimle olacak...
...
Boşalmak...
Tek yol boşalmak,
Tüm getirileriyle götürüleriyle her şeyden vazgeçmek,
Son zerreye kadar bitmek,
O son damlayı dahi dökmek,
İyi kötü herşeyi silmek...
Tüm bildiklerimizi gömmek
Unutmak her şeyi
Bir daha,
Bir kez bile tekrar hatırlamamak
Uyumak gece boyu...
Uyandığımızda beyaz bir kediye dönüşmek...
Nasıl da ütopik
Ve aslında nasıl da gerekli
Tekrar yaşayabilmek için.
...
Zaman zaman ellerimi kaldırıp avuçlarımın içine bakıyorum uzun uzun
Bu ete,
Bu damarlarımdaki kana,
Bu ruha,
Ne anlamı var güzel bir şeyler hissedemedikten sonra nefes almanın?
Yok.
Hiç bir anlamı yok şimdi hiç bir manzaranın,
Hiç bir dokunuşun,
Hiç bir amacın,
...
Bu denli hissedilemedikten sonra hiç bir aşkın.
...
Ne iyi olacak bunun adı,
Ne güzel.
Ne umut var önümde,
Ne hayat.
Sadece sesler ve renkler...
Sadece sağa sola dokundukça parmaklarımın ucuna takılan sahte duygu kırıntıları...

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB