İnsan Raporu

11 Mart 2012 Pazar 0 yorum



Bırakıp gitmeleri veya kalıp gülmeleri için mantıklı sebepler değil gerekenler.
Rasyonel olduklarını söyleyemem.
Aslında onların gözünde neyin ne olduğunun gerçekte ufacık bir anlamı, bir önemi dahi yok.
Onları yöneten bir akıl bir zeka değil.
Daha çok,
Geçmiş gelecek ve şimdinin kalplerine çarptıklarında çıkan sesi dinliyorlar.
Buna duygu diyorlar, romantikler.
Pek çoğu varoluşlarını yaşamaktan çok, tahammül etmek olarak adlandırmayı seçiyor.
Anladım ki bu onlara içten içe karamsar bir haz veriyor.
Başta farketmemiştim ama sonunda gördüm ki sorunlarının olması onlar için iyi bir şey.
Problemleri diğerlerine kıyasla daha az olanları, içlerindeki yaşama hissini daha çabuk yitiriyor.
Sanıyorum evrimin henüz silinememiş bir mirası olarak hala bir şeyler için mücadele etmek zorunda hissediyorlar kendilerini.
Düzenlerini de buna göre kurmuşlar. Mücadele duygusunun eksikliğinde psikolojik dengesizlikleri daha sık gözlemlenebiliyor.
Başarmak dedikleri ve kendilerini değerli hissetmelerini sağlayan şeyse tamamen görece ve bu sonuca yönelik eylemleri çoğunlukla kendi içinde tutarsız.
Üremek için çiftleşmek zorundalar ama bunu dile getirmekten çekiniyorlar. Gezegen üzerinde zevk almak için çiftleşen bir kaç ırktan biri olmalarından yola çıkarak zevk almaktan utandıkları söylenebilir. Bunun öğretilmiş olduğu açık. Garip olan şu ki tüm primat türleri gibi çok eşli oldukları halde bunu kabul etmek istemiyorlar bunun çeşitli sebepleri var ama en altta yatanın sahip olma duygusu olduğunu düşünüyorum. Bunu sosyal kurallarla ve inanç sistemiyle de güçlendirmişler. Böylece hem toprak hem de birbirleri üzerinde ilahi bir haktan bahsedebiliyorlar.
Manevi eğilimleri değişkenlik gösterse de çoğunluğun inancı tek bir tanrı olduğu yönünde. Tanrının onları kendi silüetlerinde yarattıklarını savunuyorlar. Bu onlar için hem bir tatmin, hem de kutsal olmaya bir adım daha yaklaşma anlamını taşıyor.
Buna gerçekten inandıklarını düşünmüyorum öte yandan düşünmekten çok yaptıkları için sistem hala işliyor.
Geçen bin yıllar sonrasında gelişmesi beklenen bu türün, sosyalleşme basamaklarının malesef hala başında olduğunu görüyoruz. Ormanda yaşadıkları dönemle şimdiki durumlarını karşılaştıracak olursak değişen şeyin ağaçlar binalar ve teknolojiyle sınırlı olduğunu görebiliriz.
Sonuç olarak projesinin şimdiye kadar ki durumuna bakıp iç açıcı demek doğru değilse de onlara tamamen umutsuz bir tür demek de yerinde olmayacaktır.
İhtiyaçları olan şey açıkça görülüyor ki daha fazla zaman.
Öte yandan gezegen kaynaklarını tüketme hızlarını ve ekolojik dengedeki değişimleri inceleyecek olursak;
Gereken zaman ve sahip oldukları zaman arasındaki büyük boşluk ortaya çıkacaktır.
Henüz gerçekleşmemiş gibi görünse de kaçınılmaz olan gezegenin ve türün sonudur.
Bunu göz önüne alarak insan projesinin fiyasko şeklinde isimlendirilmesi ve rafa kaldırılması kanımca uygundur.

Bilgilerinize arz ederim.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB