Bölüm 6
İttifak
Mayane...
Artık bir ismi vardı göğsündeki yaranın. Büyükanneyle konuşup denize çıkalı tam onbir gün olmuştu. Başta Totoma olmak üzere tüm kabilesi yardım etmişti bu tamamen el yapımı yelkenliyi yüzdürebilmek için. Eski teknesinden oldukça küçük, iki kişinin zorlukla sığabileceği ufak bir bölmesi olan, ama elli yedi kişinin umutlarıyla sıvanmış, adanın en sağlam ağacından yapılma geliştirilmiş bir katamaran’dı. Adını büyükanne koymuştu “Haratan Kone”... yani kalplerin umudu, denizler üzerindeki en büyük görev için kutsanmış küçük dev katamaran.
Suyu ve yiyeceği sınırlıydı Dostun, dahası yiyeceklerini koruyabilmek için yeterli muhafazası da yoktu. Etler sıcakta çürüyecekti, suyunun bitmesi ise mutlak ölüm anlamına geliyordu. Hangi yöne gideceğini sormuşlardı adadaki halkı. Bunu ancak yola çıktığında bulabileceğini söyledi onlara. Dediği gibi yapmış, önce içinden gelen sesle dört gün kuzeye ilerlemiş sonra batı’ya yönelmeye karar vermişti. Batı’ya yöneldiği günü takip eden bir hafta boyunca tek bir kara parçası dahi göremedi. Sonraki güne kadar hava hep açıktı, gökyüzünde bir tek bulut dahi yoktu. Batı yönünde gitmeye devam ediyordu.
Akşamın ilk saatleriyle birlikte gri, şimşek yüzlü bulutlar kendini gösterdi. Daha önce yaşadığı felaketi hatırladı, belinden sırtına, ordan omuzlarına doğru akan korkuyu bir kez daha hissetti. Yanılmıyordu, kendisini yoketmeyi başaramayan fırtına geri dönmüş, yarıda kalan işini bitirmek için sabırsızlanıyordu. Savaş öncekinden uzun sürdü. Dalgaların ve rüzgarın dinmez öfkesine karşı, adamın ve katamaranın ittifakı. Kendini en sağlam liflerden yaptığı iple katamarana bağladı, burdan sonra hayatta kalmak, tekne olmadan anlamsızdı. Mayane için tek umut bu katamarandı, adaya geri dönüşün tek anahtarı. Bu savaş ya toptan kazanılacaktı yada herşey kaybedilecekti, kaçış yoktu.
Fırtınada defalarca ters döndü tekne, adamın gücü bittiğinde katamaran ruhu varmışcasına destek oldu ona tekrar yelkenini suyun üstüne çevirdi. Katamaranın gücü tükendiği noktadaysa, adam rüzgarın ölümcül darbelerinden kırılmak üzere olan yelken direğine, kanayan, çıplak elleriyle destek oldu, ayakta tuttu onu. Yere düştüklerinde birbirlerini kaldıran iki silah arkadaşı gibi üç gün ve gece savaştılar, sonunda doğa, adamın ve katamaranın inadına boyun eğmek zorunda kaldı.
Onbeşinci günün ilk ışıkları, savaştan çıkmış bir kahramanın yaralı vücudunu ve canavarı ezip geçen savaş arabasını aydınlattığı sırada, deniz üzerinde bir karartı görüldü. Ne olduğunu anlayamadı çok uzaktı, yüzen bir kütük sandı ondu. Biraz daha yaklaştığındaysa başıboş yolalan salı hemen tanıdı, kendi adasından bir saldı bu, balıkçıların sahilden pek açılmadan kullandıkları türden. Buraya kadar parçalanmadan gelmiş olması mucizeydi. Elleri karıncalanmıştı, heyecanla salın içine doğru bakmak için parmak ucunda yükseldi, ama kimseyi göremedi hala uzak sayılırdı. Daha çok yaklaştı. Nerdeyse yirmi metre kadardı iki teknenin arası, salın ortasında bir kadının ayak bileğini gördü hem sevindi hem korktu. Bu kadar zaman yiyecek ve su olmadan yaşamanın imkansız olduğunu biliyordu. Zihni onu en kötüye hazırlıyordu, ölmüş olmasına, herşeyin boş olmasına, hiç bir anlamın kalmamış olmasına, derken kesik kesik öksürük sesini duydu.
Daha hızlı gidebilmek için dizleri üstüne çöktü, beline kadar tekneden sarktı, ellerini kürek gibi kullanarak teknenin hızını arttırmaya çalıştı. İki teknenin arası beş metre kadar vardı, suya atladı, kurumuş yaraları tuzlu suyla birlikte tekrar ilk anki gibi sızladı, aldırmadı,yüzerek diğer tekneye çıktı. Bu yorgun yüzü daha önce hiç görmemişti ama onu çok iyi tanıyordu, esmer teni, ince zarif bedeni, simsiyah saçları ve simsiyah gözleriyle bu oydu, bu aşık olduğu kadındı Mayame’ydi.
Mayame yarı ayık bir bilinçle gözlerini açtı, karşısında genç ışıl ışıl gözler buldu. Adam seni seviyorum aya bakan kız dedi. Mayame anlamış gibi gülümsedi ve uykuya daldı.
Kızın yaşadığından emin olunca tekrar suya atladı katamarana geri döndü iki tekneyi birbirine bağladı, Mayameyi katamarana taşıdı. İpi çözüp kızın salını serbest bırakacaktı ki, salda gözüne birşey ilişti, bir şişe, litrelik boş bir meyve suyu şişesi ve içinde istif edilmiş kağıtlar. Bu onun şişesiydi yazılarını sudan korumak için kullandığı şişe. Fırtınada teknesi parçalandığı gece, sonsuza dek kaybolduğunu sanmıştı, oysa yazıları bir yolunu bulup Mayame’ye ulaşmıştı. Şişeyi saldan aldı, katamarana koydu, sonra iki tekne arasındaki bağı çözdü.
Güneş altında dönüş yoluna koyuldular. Gövdesinde aşkı taşıyan “Haratan Kone”, hem yorgun hem gururluydu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder