Alkol Hakkında

6 Temmuz 2011 Çarşamba 4 yorum

Selam,
Geçenlerde yavaş yavaş alkolik mi oluyorum diye kendime sordum? Evet oluyordum, hatta olmuştum ama zaten olmamanın imkanı mı vardı?
Bırakmayı düşünmüştüm uzun uzun, sonuçta her zaman formda olmaya çalışan biriyim, fiziksel performansımı düşürecek şeylerden uzak durmaya çalışıyorum.
Ama herşey gibi bu da uzun karşılaştırmalar sonucu yapılmış bir tercihti.
Alkolsüz bir hayat ,teoride olumlu görünen, yaşayan bolca beyin hücresi, keskin bir zihin ve olan biten hakkında kimyasallardan bağımsız saf bir algı kazanılması gibi getirilerine karşın, bu getirilerin çalışırlığında bir sorun vardı. Algılanması sonucu neredeyse her defasında mutsuzluk getiren bir hayat ve düzen vardı ortada. Düzeni sevmiyorum. Kelime anlamı olarak bile yeterince suçlu. Somut yada soyut dağınık olanı bir şekle sokmak, hizaya getirmek, amaca yönlendirmek. Baştan aşağı manüpülasyon kokan bir eylem. Düzen, kurallar ve gerçekler hakkındaki düşüncelerim sanırım beni çok kesin bir noktaya ulaştırdı. Düzenlenmiş olan maskelenmiş olandı. Asıl olanı saklıyordu. Yani düzen kurguydu, bunun karşısında ise kaos vardı. Kaos çok daha dürüsttü, adalet olduğunu savunmuyordu, sonunda mutluluk olduğunu da. Kaos insanı beklentilerden arındırıyordu. Vaadediği hiç bir şey yoktu, olduğu gibiydi. Karar vermiştim kaos’tan yanaydım. Kaos dürüsttü, gerçekti. Ayrıca temiz olmanın insana kazandırdığı zihnen ve bedenen sağlanan kontrol, insan üzerindeki doğumdan bu yana var olan baskılar silsilesini açığa çıkartıyordu.
Kanımca alkol konusunda kabul edilmiş en büyük yanlış, ayık bilincin insanın kendi bilincinin sanılmasıdır. Oysa ayık bilinç kişi doğduktan sonra ona çevre tarafından yüklenen gerekli gereksiz bir sürü saçma düşünce kalıplarıyla, ahlak, din vb kurallara doldurulmuş, insan olmanın özünde getirdiği hayvanlığı baskılamaya çalışılarak arafta bırakılmış çelişkilerle tutarsızlaştırılmış hastalıklı bir bilinç düzeyiydi. Gerçek bilince ulaşmak için zihnin özgürleştirilmesi lazımdı. Bilincin üzerine çullanmış, asıl varolma nedenleri kişiyi olduğundan farklı bir hale getirip toplum düzenine adapte etmek olan tüm öğretilmiş şeylerden kurtulmak gerekiyordu. Bu kurallar, (nefret ettiğim) düzeni ve (inanmadığım) adaleti sağlamak gibi iyi olarak algılanan bir neden için konmuş olsalarda neticede yaptıkları gerçek olanı saklamak ve ehlileştirmekti. Gerçek olanı saklamak dürüst değildi. Gerçek iyi olmak zorunda değildi. İnsanın da özünde iyi olma zorunluluğu yoktu. Eğer içte kötülük varsa dışta da kötülük olmalıydı. Aslında bana kalırsa bu iyi kötü, doğru yanlış kavramları baştan aşağı safsata. Hiç birşeyin iyi yada kötü olduğuna artık inanmıyorum. İnsan neyse o olmalı ve sadece yapması gerekeni yapmalı bir sıfata ihtiyacı yok. İnsanları iyi yada kötü olarak nitelendirmek ise bakış açısı darlığı hastalığının bir nedeni sadece.
Alkolsüz insan bilinci bence doğal yani gerçek değil, aksine alkollü bilinç gerçek olan. Saf bilinci başlangıçtan bu yana zehirleyen alkol değil dayatılan kurallardı. Kurallarla zehirlenmiş ortaya çıkması yasak bilince ulaşmak için korkuyu, sorumluluğu, güvensizliği, tedirginliği ve sınırları ortadan kaldıran alkolü kullanmanızı tavsiye ediyorum. Kadehimi acı da olsa gerçeğe ve sadece gerçeğe kaldırıyorum. O gerçek ki bir kedinin ortalama ömrü 13 senedir der ama yine de başımın tacıdır.

4 yorum:

  • Daren Salomon dedi ki...

    İşte senin yazına paralel bir üstadın yazısı ..
    devamı için: http://www.cannabist.net/noam_chomsky.htm
    ----
    Bir maddeyi kullanmak suç olarak kabul edilmemelidir, çünkü henüz bir kurbanı yoktur. Eğer ölümcül maddelerin dağıtımından bahsetmek istiyorsanız, evet, bu tartışılması gereken bir konu, ama biraz ciddi olalım. Tütün bu konuda rakip tanımıyor.. Temel sonuç, tütün diğer her şeyden daha fazla ölüme neden oluyor, en ön sırada yer alıyor. Dahası sadece kullananları değil, herkesi etkiliyor. Sadece pasif sigara içiciliğinden kaynaklanan ölümler bile uyuşturuculardan kaynaklanan ölümlere oranla çok daha fazla. Daha da önemlisi gelecek nesle de nüfuz ediyor. Alkol en büyük ikinci katil, ve sadece kullanıcılarını öldüren bir katil değil, şiddetle olan ilişkisi nedeniyle diğer insanların da ölümüne neden oluyor. Sırada uyuşturucular var, seyrek olarak diğer insanlar için zararlı olurlar ve genelde zararı kullanana dokunur. Sonunda esrara ulaşıyoruz, son baktığımda bu ülkede 60 milyon kullanıcı (USA) olduğunu görmüştüm, ve bilinen tek bir aşırı doz vakası yok. ...........Esrar, alkol yasağı'nın bitmesinden kısa bir süre sonrasına kadar yasadışı değildi. Alkol yasağı sona erdiğinde dev bir narkotik büromuz vardı ve bir işe yaramaları gerekiyordu. Ve birden esrarın size bütün kötü şeyleri yapacağını keşfettiler. Bu konudaki Senato kayıtları gerçekten şaşırtıcı. Amerikan Tıp Kurumundan bir temsilci var ve ellerinde bu yönde hiçbir tıbbi delil olmadığını söylüyor. Susturuldu, itham edildi, bilirsiniz, ondan bir şekilde kurtuldular. Sonra başka birini buldular, kelimenin tam anlamıyla böyle oldu, Temple Üniversitesinde ders veren ve marijuana ile köpekler üzerinde araştırmalar yapan bir farmakolog buldular. Tutanaklar çok eğlenceli, kesinlikle okumalısınız. Bu adamı getiriyorlar ve o da köpeklere marijuana verdiğinde köpeklerin çıldırdığını söylüyor, .. Aslında, dediğim gibi, marijuana kullanımının zirvesi 70'lerdeydi, ama onlar zengin çocuklardı, bu nedenle hapse atılamazlardı. Sonraları ciddi şekilde suç kapsamına alındı, biliyorsunuz, yoksul insanlar söz konusu olduğunda bu yüzden hapse gönderebiliyorlar. Kabaca tarih böyle. Detaylı tarih bir hayli ilginç.

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB