Günaydın. Umarım herkesin keyfi yerindedir malum Cuma geldi.
Bugün bahsetmek istediğim konu “Evlilikler neden biter?” Pek çok insan evliliklerin eskiden daha uzun sürdüğü savını ortaya sürüyor. Peki doğru mu bu? Eskiden evlilikler gerçekten daha mı uzun sürerdi?
İstatistikler öyle söylüyor ama ben katılmıyorum. Ortada bir yanlış anlaşılma var o yüzden hemen başta düzeltmek istiyorum. Boşanma oranı kanunen ayrılmış olmaktan başka hiç bir şeyin kanıtı değildir. Yani boşanılmamış olması o evliliklerin devam ettiğini göstermez.
Kaba taslak bir bakalım duruma.
Eskiden evlilikler nasıl yaşanırdı?
Erkek çalışır para kazanırdı, kadın evden sorumluydu, yemek temizlik yapar, çocuğa bakardı(çok basite indirgediğim için özür dilerim)
Şimdi nasıl yaşanıyor?
Erkek ve kadın çalışıyor para kazanıyor, kadın evden sorumlu, yemek temizlik yapıyor, çocuğa bakıyor.(aynı şekilde basitlik için tekrar özür diliyorum)
Pek çok çalışan kadın ikinci verdiğim önermeyi kabul etmiş durumda ve aslında işin onlar açısından gittikçe zorlaştığını düşünüyor.
Sizin düşünceniz nedir?
Yani ne oldu bu dengeye? Durum gerçekten kadının alehine mi döndü birazcık ne dersiniz?
Kadınların bakış açısıyla evet kesinlikle.
Erkeklerin bakış açısıyla kesinlikle hayır.
Bana kalırsa, kesinlikle tartışılır. Tek taraflı bakmayın. (Bu keşke yazıldığı söylendiği kadar kolay da uygulanabilseydi)
Kadınlarla başlayalım;
Eskiden olsa eşi çalışan erkek yetersiz görülür evine bakamıyor diye ayıplanırdı. Kadınlar artık böyle bir şeyi mumla arıyorlar. Evin geçimi artık mutlak sürette her iki tarafında sorumluluğunda. Hele bir işi bırakmak istiyorum çocuğumla ilgileneceğim deyin bakın neler oluyor. Tarihinizde görmediğiniz bir korku ve telaşla karşılaşırsınız. Halbuki eskiden böyle miydi? Kadının evde oturma(gezme ya da hobi işlerle uğraşma da olabilir) hakkı vardı ama şimdi nerdeee? Yok. İş tanımı genişledi.
Para kazan, evi toparla, adamı toparla, gıdayı ayarla, üreme görevini yerine getir, kaynanayı goygoyla, ütü, bulaşık, temizlik vesaire. Eh ama buna da kafa derler, her şey bir yere kadar...
Peki ya erkekler? Onlar ne düşünüyor?
Şöyle;
Yukarıdaki “Erkek ve kadın çalışıyor para kazanıyor, kadın evden sorumlu, yemek temizlik yapıyor, çocuğa bakıyor.” durumu erkekler tarafından kabul görmüyor, daha doğrusu eksik bulunuyor. Günümüzdeki evlilikler erkeklerin bakış açısıyla genellikle şu şekildedir:
Erkek ve kadın çalışıyor para kazanıyor, ancak kadın hala evden sorumlu gözükmesine rağmen,
-Kaç çalışan kadın gerçekten evi kendi temizliyor?
Yemek yapıyor olmasına rağmen,
-Hazır köfte ve önüne koyduğunuz bu uyduruk yemek mi çok zamanınızı alıyor?
Çocukla ilgileniyor,
-Gerçekten mi? Yoksa ilk 4 aylık ücretli izinden sonra yeniden işe mi dönüyor, çocuğa bakan bakıcı ya da anneanne-babaanne değil mi?
Ve madem evlilik bu kadar dengesiz ve adaletsizleşmiş durumda o zaman biraz denge getirelim,
Hadi kredi borcunu, kirayı, faturaları, tatil parasını, dışarıda yenen yemeklerin, içilen içkilerin parasını da ortaklaşa verelim.
Olur mu? Aaaa üstüme iyilik sağlık onları da ben mi ödeyeceğim demeyin. Olur olur çok ta güzel olur.
Hayır ben ne erkeklerin ne de kadınların görüşünü benimsemiyorum. Ayrıca lütfen aklınızdan çıkarmayın benim hiç bir şart altında bir insan organizmasından yana olmam mümkün değil.
Peki kim haklı?
Kimse haklı değil, pek çoğunuzun bildiğini tahmin ettiğim ve benim de çok sevdiğim bir söz var, bakınız durumu çok iyi açıklıyor.
“Fikirler anüse benzer, herkeste bir tane var.”
Yani yoruma bu denli açık bir konu hakkında mutlak doğruyu ve haklıyı aramaya gerek yok.
Unutmayın insan ırkı kadın erkek ilişkisini ve sosyal kuralları aslında yazılı olmayan yasalarla belirler ve kendi içinde her zaman “sözde” bir denge oluşturur. Evlilikteki denge ise sadece içinde bulunduğumuz dönemde değil geçmiş zamanlarda da sağlanamamıştır. Kadın erkek ilişkilerin aslında tümü açmazdır. Dolayısıyla evliliklerin bitme sebebinin bir tarafın bariz suçu(sadakatsizlik gibi) olması dışında belirli bir sebebe dayandığını düşünmüyorum. İki farklı bakış açısının önünde sonunda çatışacağı gerçeği ve sosyal çevrede de sayısız altenatifin oluşu bu kaçınılmaz sonucu doğuracaktır.
Ancak yine de söylemeliyim ki;
Evlilikleri yürütmek deveye hendek atlatmaktan zor olsa da hala imkansızdır demeye cüret edemiyorum. Tek söyleyebileceğim şey, kayıtsız şartsız kendi olmaktan vazgeçmeyen ve “biz” olma fikrini benimsemeyen kişiler bu işi yürütemeyecektir. Biz olma fikrinin doğrusu yanlışlığı ise başka bir yazının konusudur. O yüzden bugünlük bu kadar.
Kendinize ve kedinize iyi bakın.
Herkese iyi haftasonları diliyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder