Kimse Müziği Kapatmasın

29 Temmuz 2011 Cuma 0 yorum

Selam,
Müzik ruhun gıdası mıdır? Yani müzik ruhu besler mi? Ruh nedir? Neden beslenmeye ihtiyacı olur? Ne olduğunu şimdi bulmaya çalışmayacağım.
Müziğe girelim, Müzik nedir?
Müzik müziktir işte aslına bakarsanız hayatta bazı kavramları deşmek ya da açıklığa kavuşturmaya çalışmak yersiz ve hatta zararlıdır. Sonuçta sözlük anlamları çoğu zaman kavramları zayıflaştırır. Müzikte onlardan biri, bu konuda yapılacak hiç bir tanımlama müziğin derinliğine ulaşabilmemizi sağlayamaz. Müzik vazgeçilmez tek bildiğim bu.
Resim vazgeçilmez demiyorum ki mutlaka yapan için öyledir ama bir resme bakınca müzik dinlediğim kadar beslenmiyorum ben. Yine beslenenler vardır onlara bir sözüm yok ama çoğunluk benden yana ki “müzik ruhun gıdasıdır denmiş.” Herneyse bir cümleyi on kere söyleyip onu anlamsızlaştırmak niyetinde değilim.
Müziğe her zaman ihtiyacımız var hayatımızda. Her zaman derken aslında gerçekten “her zamanı” kastediyorum şu anı da, bir saniye sonrasını da hatta uykuda olduğumuz zamanı bile. Ama biliyoruz ki bu kadar çok hayatımızda değil müzik.
Bir saniye burada duralım...
Sanırım asıl kastettiğim şeyi yani asıl ihtiyacımız olan şeyi anlatmakta bir önceki cümlem yetersiz kaldı. Şöyle söyliyeyim;
Hayatlarımızın arka fonunda mutlaka bir müzik olmalı, hayır mecazi bir anlatım yapmıyorum , burada bir tarzınız, bir yolunuz, bir temanız olmalı demiyorum, bildiğiniz müzikten yani fiziksel bir ses dalgasından bahsediyorum. Evet işte tam bunu, yani hayatlarımızın bir fon müziği ihtiyacını belirtmek istiyorum. Bu hadi gelin kulaklıkları takalım dinleyelim demek değil. Ben daha yüksek bir mekanizmadan bir mevkiden bekliyorum bunu. Hatta mutlak bir güçten . Tanrı diyebilirsiniz buna. Bu bahsettiğim fon müziği bizim tarafımızdan belirlenmemeli, çünkü bence algılarımız ve idrakimiz bizi gerçeğe götürmüyor. Doğru kararlar alamıyoruz, doğrudan kastım yerinde.Yetersiziz bu konuda. Biz neye ağlayıp neye gülmemiz gerektiğini tam olarak görmüyoruz ya da neyin kıymetli neyi kıymetsiz. Oysa yönetmen koltuğunda oturan biri olsaydı bunu pek tabi çok daha kolay anlayabilirdik. O çalardı biz dinlerdik...
Bence gerçek potansiyellerinden çok daha sönük hayatlar içindeyiz. Halbuki filmlerde aşklarda daha hararetli, ölümlerde, güneşin doğuşu da batışı da. Neden çünkü hepsinde bir fon müziği var,
Her şeyini yitirmiş bir adam güneşe bakar- arkada bir yeniden doğum müziği çalar
Kadın ölmüş çocuğunun yastığını koklar- uzaklardan, dağların ordan melankolik keder dolu bir parça kopar.
Evin köpeği çocuğa koşar- neşeli melodiler sokağa dolar
Ve anne ölür-en acıklı notalar süzülür.
Hayatı hayat yapan şey duygular. Ve duyguların ne denli yoğun olduğu...
Körelmiş hislerle yaşıyoruz, çoğu zaman zihnin hakimiyeti altında ve zayıf bir kalple.
Oysa ben,
Düşmüş anlarımızda umut dolu bir müzik istiyorum tam üstümüzde, durma, bırakma, şimdi yeri ve zamanı değil, daha değil diye haykıracak
Ve karşıdan karşıya geçerken birbirine çekingen bakışlar atanlar için bir de romantik müzik
Ki o denli aşk dolu yüreklendirici olmalı ki tereddüte yer kalmasın ne çocuğun ne kızın aklında...
Hiç kimse hiç bir fırsatı kaçırmasın istiyorum o eşsiz çalacak olan epik müzik eşliğinde...
Bir fon müziği istiyorum hayatlarımızda her daim orada olan, yeri geldiğinde yumuşak yeri geldiğinde sert , geçişleriyse hafifçe yapsın.
Tanrı dj olsun istiyorum.
Bir şeyler söyleyip bizi rahatlatmasın tamam,
Ama, öyle bir müzik çalsın ki...
............
Ne olursa olsun... çalsın.
Kediler köpekler herkes dinlesin, kulak versin.
Kimse müziği kapatmasın.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB