Merhaba. İşte başka bir mükkemmel Çarşamba sabahında daha yine beraberiz. Umarım herkes iyidir demiyorum en azından idare edebiliyordur. Uzatmadan konuyu açıklıyorum. Konumuz “kadının erkeği sevebilme kapasitesine gıdasal yaklaşım.” Şimdiden söylüyorum sandığınız, umduğunuz, ümit ettiğiniz gibi yüksek bir kapasiteye sahip değiller. Kötü ama gerçek, uyanın yalanlarla yaşamayın öğrenin bunları...
Hiç merak ettiniz mi neden tavada kalan son sucuğu hep kadınlar yer? Neden tabağın dibindeki son kiraz, son çilek, son erik, evdeki son muz hep kadınların olur? Son bardak kolayı neden hep kadınlar içer? Biz yemek içmek istemiyor muyuz o herşeyin son ve en güzel kısmını? İstiyoruz hemde nasıl ama yemiyoruz neden ? Çünkü kadınlarımızı sucuktan daha çok seviyoruz da ondan ama ya onlar... Üzüntülüyüm sayın okurlar çünkü bizi yeterince sevmiyorlar, sevemiyorlar. Başlarda alışmam çok zaman aldı bir insan evladının nasıl olurda en acındıran, en iç burkan masum bakışlarıma rağmen o son lokmayı bu derece iştahla yiyebildiğini anlayamıyordum, sonunda konuyu araştırmaya karar verdim.
Yaptığım uzun kütüphane araştırmalarında sonra olayın kadınların tamamında var olduğu kati surette değişmeyen gıdaların yanında küçük varyasyonlar da gösterebildiğini anladım. Yani sizin kadınınız illa ki sucuğu sizden çok sevmiyor olabilir ama brownie intense ve magnum mini double serisini(özellikle karamelli ve böğürtlenli olanları) kesinlikle sizden daha çok seviyor. Bu da yetmezmiş gibi tam bu gerçekleri algılayıp sindirmeye çalıştığım sırada başka bir şeyi daha öğrendim. Bir erkeğin hiç bir şekilde bir kavanoz nutella kadar sevilmesinin söz konusu olmadığını biliyor muydunuz? Bilim adamları bunu ispatlamış. Yani şunu asla unutmayın; hatunla acayipsiniz ikiniz de ölüyorsunuz aşktan aşkım böceğim papatyam durumları, televizyon izlerken bile önünüzden kelebekler geçiyor, odanın içinde bir çimen, bir bahar kokusu hayat güzel, hayat kolay, hayat keyifli....ama durun! Uyanın! bilin ki o sizi hala nutella kadar sevmiyor.
Peki ne yapacağız? Vaz mı geçiyoruz? yenilgiyi kabul edip kenara çekilip o Allahın belası nutella ve kadınımızı kendi hallerine mi bırakacağız. Asla! tabiki hayır. Savaşacağız ama önce düşmanımızı kendi tarafımıza çekmeliyiz. Ben şahsen kendimi nutellaya buladım. Yaptım bunu evet, kendimi nutella ya buladım ve işten gelişini bekledim. Sonuç inanılmazdı nutella’nın en iyi kakao, süt ve yeni kavrulmuş türk fındıklarından oluşan kremasıyla etkileşime giren bedenim kadınım için cennetin bu Dünyadaki tasviriydi adeta, sonradan öğrendim ki bazı erkekler benim gibi şanslı olup nutellayla aralarında mükemmel bir ten uyumu olurmuş. Akşamın ilerleyen saatlerinden bahsetmeyi burada uygun görmüyorum.
Ayrıca ben kendimi nutella’ya buladım diye lütfen sizde brownie intense’i kıçınıza sokmayın. Mantıklı, makul, çözüme yönelik yollar bulmaya çalışın. Her yazımda bu tür uyarılar da bulunmak zorunda kalıyorum sonra istenmeyen sonuçlara ulaşmış pek çok okuyucum veryansın ediyor. Lütfen uygulamalara gereken hassasiyet ve önemi gösterin hasta etmeyin beni. Başta hatunu elle besleme gibi yöntemler deneyin tedaviye yanıt vermiyorsa çözümün şiddetini arttırın.
Kaldı ki her kadının erkeği sevme kapasitesi farklıdır, yüksektir demiyorum farklıdır yani kapasitesi daha da az olabilir. Bu tür kadınlar için kendi üstünüzde yapacağınız deneyler çözüm olmayıp elaleme maskara olma tehlikeniz de vardır riske girmek istemeyenlere acilen ayrılıp birer kedi almalarını tavsiye ediyorum. Tam bir tatmin sağlamasa da mamasını verirseniz kucağınızdan inmez. Kalın sağlıcakla.
0 yorum:
Yorum Gönder