Bir Astronot'un Notları

17 Şubat 2016 Çarşamba 0 yorum



Dedim ki siz şöyle sağa çekin, çalıların arasında uygun bir yerde bekleyin beni. Ben hemen bakıp geliyorum.

Dünya’ya inmeden önce mürettebatla aramla geçen son diyalog bu şekildeydi. Uzay gemimizi kuytu bir noktaya çektik. Kapı açıldı, yeryüzüne ayak bastım.

İnsan ırkını yarattıktan sonra gezegenden ayrılalı nerdeyse 5 eon geçmişti. Test sonuçlarını görmek için ara ara uğruyorduk. Her gelişimizde de daha bunlar olmamış deyip geri dönüyorduk.
Büyük ihtimalle bu sefer de aynı olacaktı.
Gemiden atlayıp tepenin ardında sessiz bir noktaya yerleştim ve insanları gözlemlemeye başladım. Fakat o an acil bir uyarı aldık. Ana geminin kritik bir görev için bize ihtiyacı vardı. Hemen geliyorum dedim ve yerimden ayrılıp gemiye koştum ancak bekleyemediler.

Bugün bile bir acil çağrı nasıl bu kadar kritik olabilir anlayamıyorum.
İnsan 5 dakika bekleyemez mi? Bekleyemediler.
Hemen geliyoruz sen bir çay iç deyip basıp gittiler. Bir daha da gelmediler. O günden beri haber alamadım insanlarımdan. Sizlerin içinde yaşamaya başladım.

Irk olarak size göre yavaş yaşlanan bir tür gibi görünüyoruz. Fakat olayın aslı şu ki; siz çok hızlı yaşlanıyorusunuz. Laboratuvarda yaratılma sürecinizde testin sonuçlarından emin olamadığımız için genetiğinizde böyle bir modifikasyona ihtiyaç duyduk. Bir tür sigorta yani.
Diyebilirim ki biz henüz ergenlik dönemine dahi girmemişken sizden 5 farklı nesil ölüp gidiyor. Böyle söyleyince acımasız gibi görünüyor biliyorum ama siz bu gerçeği hiç bir zaman tam olarak kavrayamayacaksınız. Zaman algınızın sabitliği psikolojiniz üzerinde bariz bir savunma mekanizması oluşturmuş durumda. O yüzden çok takılmayın, sıkıntı yapmaya değmez.

Testleri ilk kez gerçekleştirdiğimizde sadece neler yapabileceğimizi görmek istemiştik. Daha fazla bir beklenti içinde değildik açıkçası. Sizin Dünya adını verdiğiniz gezegene ilk geldiğimizde atalarınız küçük, şirin, hafifçe tüylü bir çeşit amfibi türüydü. Bugün sizin şempanze, bonobo, goril ve orangutan dediğiniz türler de öyleydi. Hepsinin üzerinde testler yaptık. 5 jenerasyon pek çok tür evriltildi. Goriller fazla güçlü, şempanzeler fazla şavaşçı bonobolarsa fazla haz düşkünüydü. O yüzden deneylerin sonraki safhaları için “Moneralarla” devam etmeyi seçtik.

Siz bu adı bilmezsiniz. Türünüzün gerçek adı bu. Moneralar görece olarak dengeli bir tür sayılabilirdi. Savaşma ve sevişme iç gügüleri arasında daha baskın gelen bir taraf yoktu. Belirli bir sosyal yapıya uyum sağlayabilen birarada yaşayabilen bir türdü.

İlk gen aşılamaları babam tarafından bizzat yapıldı. Kendi dna’sını kullandı. Bilişsel ve motor yeteneklerdeki artış kesinlikle kayda değerdi. Tüyleriniz birinci fazda hemen hemen tamamen dökülmüştü. Boyunuz 4. jenerasyon deneyleri sonunda 11 kat artmıştı. Sonunda kollarınızı nasıl kullanacağınızı öğrendiniz. Zeka katsayınız hızlı şekilde yükseldi. Fiziksel gücünüzü arttırmak için protein sentezinizi ve metabolik hızınızı arttırdık. Gerçi sonra ki deneylerde bu uygulamadan vazgeçildi. Deneklerin geri kalanına miyostatin geni eklendi. Bu şekilde fiziksel gücünüzdeki artışa sınır getirdik.

Arkaik çağlardan beri aranızdayım. Öncesinde de çokça ziyarette bulunmuştum ama bahsettiğim son seferin ardından bir daha buradan ayrılamadım.

Bugün size bakarken; sizin bir şempazeye baktığınız zaman ki gibi baktığımı söylemeliyim. Bu doğru bir hareket değil biliyorum. Sizin ki de benimki de. Ama sizi suçlamıyorum. Neticede sizi kendi süretimizde yarattık. Bizim gibisiniz.
Hepiniz bizim genlerimizi taşıyorsunuz ama diğerlerinden üstün olduğunuz için onları küçümsüyorsunuz. Yalan yok ben de öyle yapıyorum. Sizi kafeste bir maymunun oradan oraya koşturuşunu izlediğim gibi izliyorum. Bitlerinizi temizlerken. Güç savaşları yaparken. Daldan dala atlarken.
Gorilin Dünyayı ne kadar algılayabildiğini hayal edin. Ayın güneşin varlığını sizce nasıl yorumluyordur?
Siz de evreni öyle yorumluyorsunuz. Tek farkınız birazcık daha zeki olmanız. Hepsi bu.
Korkarım bildiğiniz her şey yalan, inandığınız her şey uydurma. Bilim dediğiniz şey bizim tuvaletlerimiz tıkandığında kullandığımız teknolojiyle aynı seviyede.
Dolayısıyla çoklukla sıkılıyorum burada olmaktan. Bir yandan da üzülüyorum tabi. Öğrenmeniz gereken öyle çok şey var ki. Ama haklısınız size ne yeterince kapasite verdik ne de zaman.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB