Paha Biçilemez Yaşamlar

22 Aralık 2011 Perşembe 0 yorum

Günaydın,
Dün akşam saatlerinde bizim hatunun maması bitti. Hatun dediğim benim ufak olan, ufak yeterli olmadı sanırım ufak ve tüylü olan diyelim. Kedimden bahsediyorum anlayacağınız.
Bende her sorumluluk sahibi baba gibi haliyle kalktım evin yanındaki pet shop’a gittim. Bizimkinin sevdiği mamadan almak için. Herneyse peketi aldım parayı kasaya ödemekiçin yönelmiştim ki hemen sağda küçük sağdam plastik bir kabın içinde hamster yavrularını farkettim.
Ben bu şirin kerataları çok severim, daha öncede orta okul lise dönemlerinde dört tane edinmiştim.
Hepsi evladım gibiydi,
Her biriyle özel olarak ilgilenir, konuşur, belli zaman aralıkları içinde evde dolaştırırdım.(bu ufaklıklar için özel şeffaf toplar var onun içine koyuyorsunuz evin içinde ezilme tehlikesi ya da kedi saldırısı yaşamadan istedikleri gibi dolaşabiliyorlar) Sakın öylesine hamster deyip geçmeyin hepsinin ayrı huyu vardı; ikisi epey irice ve biraz da asabiydi, biri kendi halinde, diğeriyse bildiğiniz Amerikan filmlerinde lisede herkesten dayak yiyen tiplerdendi. Onu çoğunlukla diğerlerinden korumam gerekiyordu.
İsimlerini seçmek için epey zaman harcamıştım. Tudor, Turok, Balder ve Xenon.
Malesef hepsi çeşitli sebeplerden kısa sürede öldü.
Herneyse dün akşam o ufaklıkları görünce dayanamayıp sordum ne kadar fiyatları diye.
Adam bir lira dedi.
Önce tam emin olamadım doğru mu anladım diye bir daha sordum, yine bir lira dedi. Tamam bende yüz lira olmasını beklemiyordum ama bir lira da biraz fazla düşük geldi. Sadece düşük gelse iyiydi.
Çok üzüldüm akşam akşam. Epey hüzünlendim.
Kasiyerin önünde oturup ağlamadım tabi ama yüzümde bariz buruk bir ifade belirdi.
Uzatmayalım verdim mamanın parasını çıktım dükkandan tam sokak kapısından giriyordum ki evde kahve kalmadığı hatırladım markete yöneldim.
O tek içimlik küçük paketlerden aldım bir kaç tane, bir kutu da sakız. Market sahibi aldı hesap makinesini eline;
-Sakız 2.5 lira dedi, bastı rakamlara.
O böyle deyince zaten acım tazeydi daha çok içim burkuldu.
-Demek sakız iki buçuk hamster canı değerindeydi.
Kahve dedi 35 kuruş.
Daha da beter oldum.
Üç içim kahve fiyatına bir küçük yaşam satın alınabiliyordu.
...
Verdim dört buçuk yaşam bedeli parayı adama eve döndüm.
Ama gece boyunca bir türlü aklımdan çıkaramadım, takıldım bu konuya. Her ne boyda olursa olsun yaşama bu kadar düşük bir paha biçilmesini anlayamıyordum. Düşünmeye devam ettikçe anlamaya başladım.
Ben,
Sen,
O,
...
Hepimizin bir yeri,
Bir “belirlenmiş” değeri vardı. Çoğunlukla aldığımız maaşlarla ölçebileceğiniz anlayabileceğiniz bir durum bu.
Kimimiz daha çok “harcanabilir” gibi duruyoruz, kimimiz değil.
Kimimizden daha çok sayıda varmış, kimimizden pek öyle yokmuş gibi... düşünülüyor.
Hamsterın bir fikri yok tabi kendi “sözde” değeri hakkında
Bizimse var.
Her ay sonu birileri geliyor ve al diyor, işte bu senin yaşamının bedeli. Biliyorum ne verirlerse versinler değil bu kadar ucuz.
Hiç bir meblağ karşılayamaz bu bahsettiğim bedeli.
Sırf sistem bize böyle öğretti diye unuttuk gerçek olanı;
Bedel para olamaz. Bununla ölçmeye kalkana da itimat edilemez edilmemeli.
İsterse hiç bir işe yaramasın, varlığının farkında bile olmasın
Ama hamster da can aynı kedim gibi, benim gibi sizin gibi.
Asla değil hiç bir tanesinin değeri bir lira,
Her şeyin gerçek değeri onu sevende saklı,
Gerisi palavra
Bu yazı yaşayan ve ölmüş tüm hamsterlara ithaf edilmiştir.
Kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB