Tehlikeli Oyun

6 Aralık 2011 Salı 2 yorum

Günaydın,
Hadi tamam şu çok fazla sorulan soruya da bir açıklık getirelim artık;
“Bazı yazılarının seni tanıyan insanlar tarafından okunması sende rahatsızlık, endişe yaratmıyor mu?”
Artık haddinden fazla dile getirildiği için bugünün konusunu bu olarak seçtim. Umarım merak edenleri rahatlatır.
Cevabım şöyle;
Gerçek olan şu ki, yazdıklarımın nereye dokunduğu, kime ulaştığı, kimin canını yaktığı ya da kimi mutlu ettiğini fazlasıyla önemsiyorum. Ama bu ulaşılan yerler kişiler bana zarar verir mi, beni ayıplar mı diye düşünmüşlüğüm zerre kadar yok.
Evet bu yazıları iş arkadaşlarım, ailem, sevgilim, dostlarım vesaire beni tanıyan herkes okuyor.(ya da isterse okuyabilir)
Ama dediğim gibi benim bu olasılıklarla ilgili bir sıkıntım yok çünkü bu konuya gelene kadar benim başka bir sıkıntım var.
Kırk kere sıkıntı dersek sıkılmaya başlarız o yüzden kesip başka kelimeler üzerinden devam etmek istiyorum.
Bazıları takma bir isimle yazmanın çok daha büyük bir özgürlük kazandırdığını söyleyebilir fakat bu bana özgürlükten ziyade daha da fazla saklanmakmış gibi geliyor. Benim derdim, utandığım söyleyemediğim şeyleri, birilerine üstü kapalı anlatmak değil ki.
Ben yeri gelince alenen suratlarına karşı sövmek istiyorum illet olduklarımın.
Benim adım Batu Yazan, bu yazıyı okuyup da hala adımı bilmeyeniz var mı? Bunu da yazdıktan sonra kaldı mı?
Alkolü çok sevdiğimi, insanları pek sevmediğimi, özellikle kadın yöneticilere ifrit olduğumu, aile kavramının sahteliğine, aşkın komikliğine gülünesiliğine inandığımı bilmeyeniniz var mı?
Vardıysa da işte şimdi hepsini tek bir ağızdan öğrendiniz.
Ben buyum,böyle düşünüyorum.
Aslında cevap işte bu kadar, bir kaç küçük kelimeden ibaret.
Dolayısıyla birileri için “bir şeyleri” yazmamalıyım diye düşünemiyorum bile.
Ama hadi çok merak edenler var ya onlar için oturup bir de şöyle mantık yürütelim;
Bu dediklerimi okuyup bilip,
Yok mu beni kovmak isteyen patron?
Yok mu terketmek isteyen sevgili?
Yok mu benden nefret eden kadın, adam, bir dolu insan?
Vardır herhalde
Ama diyorum ya;
Umrumda değil.
Çünkü bu benim değil, onların sorunu.
Size de bir soru sormak istiyorum,
Gerçekten birilerini tanıdığınızı sanıyor musunuz şu hayatta? Annenizi, babanızı, oğlunuzu, kızınızı kocanızı, karınızı, sevgilinizi, dostunuzu?
Hatta kendinizi bile?
Sizce kurallar, ahlak, inanç ve özellikle “bizler” her tür yaşanmışlığa, düşünceye, zihniyete, geçmişe ve tarza bu denli tepkiliyken, insanların gerçekten rol yapmaktan başka bir şansı olabilir mi?
Bu dünyada birilerini tanımanın, yargılamadan dinlemek dışında bir yolu var mı diye soruyorum?
Yaşadıklarım, hissettiklerim, düşündüklerim için, bunları saklamak istemediğim için, beni ben olduğum için hayatlarının, sistemlerinin dışında bırakmak isteyenler lütfen bıraksın.
Çünkü istediğim bu,
Başından beri demek istediğim bu.
Her şeyi söylendikten sonra yanımda kedim dışında kimler kalacak,
Asıl onu görmek istiyorum.

2 yorum:

  • Sheydosh dedi ki...

    Açıkçası bunca dobralık sonrası buraya yorum bırakmak da cesaret işi gibi geliyor bana. Bayan olduğum, aşkın içine içine girdiğim, ahlak vs. tarzı şeyleri sizden fazla önemsediğim ve hepsinden öte bir mahlas kullandığım için, buraya yazması lazım gelen belki de son kişiydim ben. Lakin bu kadar açık sözlü ve olduğu gibi bir yazıyı okuduktan sonra, tebrik etmeden geçemedim. Keşke hepimiz bu kadar açık olabilsek, aklımızdan geçenlerden kaçmasak ve saklanmasak... Birçoğumuzun yapamadığını yapıyor olmanız gerçekten muhteşem. Kabuğumun içinden alkışlıyorum sizi.

  • Batu Yazan dedi ki...

    Emin değilim alkışlanacak bir şey mi yapıyorum. Tek yaptığım korkmamak. Ayrıca bu yorumu yazanın bir kabuğun içinde olduğunu da düşünmüyorum.
    Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB