Otuzuncu Harf

9 Kasım 2011 Çarşamba 0 yorum

...
...
Bana kalırsa a ve b arasında başka bir harf daha var. B ve C arasında da tabi. Fakat bu harflerin karşılığı yazım dilinde yok. Harfler çok yüzeysel geldiyse dilerseniz kelimelere çıkıp oradan devam edelim.
Klasiklerden gidelim;
Mutluluk ve mutsuzluk arasında, korku ve heyecan arasında, aşk ve nefret arasında başka kelimeler... başka hisler, başka kavramlar “daha” var.
Bu durum gittikçe daha da karmaşıklaşıyor...
Çünkü hissediyorum ki aslında mutlulukla korku, heyecanla nefret arasında da binlerce farklı his yatıyor. Bense isimleri nedir bilemiyorum.
Belki de bu yüzden nasılsın dediklerinde bir kaç saniye hiç bir şey söyleyemeden öylece kala kalıyorum.
Soru ne kadar da basit ve direk öyle değil mi?
-Nasılsın?
Cevabınsa basit olması neredeyse imkansız.
-İyiyim? Pek iyi değilim? Kötüyüm?
Gerçekten yeterli mi bu kelimler nasıl olduğumuzu anlatmaya?
Daha çok ben “herşeyim” diye avaz avaz bağırasım geliyor ama belli ki bu da yetersiz bir başka çabalama. Ne de olsa fazlasıyla genel... öylesine... ve ortada.
Başka kelimeler var söylemem gereken biliyorum... Dolayısıyla cümleler...
Oysa henüz keşfedilmediler, daha önce hiç söylenmediler.
Gerçi emin de değilim ne olurdu söylenmiş yaratılmış olsalardı? Daha önce duymadığımız bir isim işitseydik şimdi, ve o demek olsaydı ki hem mutluyuz hem kederliyiz hem umut doluyuz hem de tükenmiş. Bu yeter miydi? Bu yetseydi eğer, diğer anlatamadıklarımız için ne yeterli gelirdi?
Sadece yirmi dokuz harfin kullanılabildiği bir dil anlatabilir mi içlerimizde kopan karmaşayı?
İmkanı var mı gerçekten bir şeyleri anlatabilmenin?
...
Bazen coşku, keyif, huzur gibi “bir şeylerdir” hissettiğim ama sadece bunlardır diyemem.
Ölmekle olmak arasında başka bir çizgidir çoğunlukla durduğum yer. Bazen ağlamakla gülmek arasında bir başka eylemdir yaptığım. Ve dalga geçerim çoğu zaman tüm ciddiyetimle.
Bu...,
Nefret edip herkesten,
Yine de sevmek gibidir herkesi...
Nasıl anlatılır böyle şeyler bilmiyorum,
Bulamıyorum.
Çoğunlukla da köşeye sıkışmış bir kedi gibi korkuyorum.
Anlatmaya başlamak, sadece yola çıkmak,
Varoluşunu kanıtlamaya çabalamak,
Evet “anlatmak” güzel şey,
Belki herşeyden daha güzel.
“Anlatabilmekse” alabildiğine zor, adını bilmediğin hissi.
Korkarım seslerin dili bir yere kadar.
Anlatılabilirliğin ötesinde daha milyarlarcası var.

0 yorum:

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB