Sıkılmanın Ana Kuralı

24 Temmuz 2011 Pazar 2 yorum

Selam,
Herkese mutlu pazarlar.(Mutlu falan dediğime bakmayın açıkçası emin değilim hangisi daha kötü Pazartesi mi? Yoksa pazartesinin habercisi Pazar mı? Gerçi emin olsam ne değişir ki?) Herneyse.
Evet sevgili okurlar bu haftasonu deneysel bir haftasonuydu. 3 arkadaşım ve ben “insan doyumu” üzerine üzerine bir deney yaptık.
Plan basitti; Bizim gibi çalışan insanların en büyük şikayeti bildiğiniz gibi zaman darlığıdır. Haftanın 5 günü çalışıp yoruluyoruz ve bize eğlenmek için sadece 2 gün veriliyor. Bizde tüm yapmak istediklerimizi bu 2 güne sığdırmak durumunda kalıyoruz. Peki sığdırabiliyor muyuz?
Çoğunlukla hayır.
İşte bu haftasonu bunu değiştirdik. Nasıl mı? Zamanı yavaşlatıp kendimizi hızlandırarak tabi. (Bu kısmın detaylarını burada yazamıyorum çok merak eden varsa ayrıca sorsun)
Deneyimizin amacıysa şuydu; İstediklerimizi yaptığımız zaman ne olacaktı? Mutlu mu olacaktık? Dinlenmiş ve tazelenmiş mi olacaktık? Pazartesi için hazır mı olacaktık?
Yani amacımız sonucu görmekti. Gördükte. Ne gördünüz diye sorarsanız. Cevabım pek insan için biraz üzücü olacak ama söylemek zorundayım. Sıkıntıyı gördük. Evet bu haftasonu yapmak istediğimiz herşeyi yaptık ve yaparken korkunç eğlendik keyif aldık. Barlara diskolara publara gittik, çok güzel yemekler yedik harika şaraplar içtik, yorulduğumuzda istediğimiz filmleri izleyip evde keyif yaptık, hem sarhoş olduk hem ayıldık. Sinemaya da gittik, alışverişe de, konsere de. Ve sonunda...
Sıkıldık.
Evet lanet olsun çok sıkıldık.
Peki ama neden böyle oldu?
“Neden istediklerimizi yapınca sonunda sıkıldık?”
İşte bu yüzden. Yukarıdaki soru cevabın ta kendisi.
Çünkü “sıkılmanın” aslında “yapmak istediklerimizi” yapmakla uzaktan yakından alakası yok.
Yapmak istemediğiniz birşeyleri de yapınca sıkılıyoruz.
Asıl mesele hiç durmadan hep aynı yönde bir eylemler silsilesi içinde yer almamız.
Sevdiğiniz ya da sevmediğiniz birşeyi durmaksızın yapmanız sıkılmamıza neden oluyor.
Bu problem kedimde de var. Kendisi pek çok normal kedi gibi yaş mamayı kuru mamadan daha çok seviyor ancak yine her normal kedi gibi yaş mamayı kuru mama kadar çok yiyemiyor. Çünkü almıyorum.(Yaş olan pahalı). Ancak geçenlerde kendisine hediye olsun diye bir kutu en pahalısından yaş ama aldım ve kerataya verdim. Amanın öyle bir iştahla yedi ki, içim burkuldu, vicdan yaptım(hayvanlar dışında hiç bir canlıya vicdan yapmadığımı belirtmeliyim) O zaman anladım ki kedim ve mutluluk arasındaki tek engel bendim. Onu bu mutluluktan mahrum ediyordum. Herneyse gaza geldim ve pahalı süper lezzetli o mamadan 10 kutu aldım. Sandım ki kedimin mutluluğunu sonsuza dek sağlamıştım ancak hiç te öyle olmadı. Pötürcük(kedimin adı) o mamayı 5 gün boyunca evet iştahla yedi ama 6. gün yemekten vazgeçti. Kendisine neden böyle yapıyorsun babacım dediğimde cevap vermedi ama eski kuru mamasının bulunduğu kaba sürtündü.
O an anladım ki çok şükür bu bize özel bir durum değilmiş. Her canlı da mevcut.
Yani siz de benim gibi, kedim gibi, 3 arkadaşım gibi birşeylerden sıkıldıysanız
sona geldiğinizi bir şeyleri tükettiğinizi düşünmeyin.
Hayır öyle bir şey olmadı. Durum bu kadar ciddi değil telaş yapmayın.
Sadece dengenizi yitirdiniz. Bu dengeyi hangi yönde yitirdiğinizse sizin vermeniz gereken bir cevap. Haddinden fazla durağan bir yaşamsa sizinki, belli ki biraz eğlence katmalı.
Yok güzellikler sizi fazlasıyla doyumsuzlaştırdıysa, işte şimdi durulup içe dönme zamanı.
Yarın görüşürüz.

2 yorum:

  • Adsız dedi ki...

    Sevgili Doktor TabuBatu Bey,

    Sıkılmanın Ana Kuralı başlık yazınızda değindiğiniz sıkılma konusu ilgimi çekti. Yazınızın son kısmında dediğiniz gibi
    sıkılmanın sebebi hayatımızın dengesini belirleyeymememiz mi? Yoksa daha derinlerde bir yerlerde hissettiğimiz bir
    eksiklik mi? Hani şu ne yaparsak yapalım tatmin olamadığımız anlarda söylediğimiz gibi: bir şey eksik ama ne? gibi. Fakat
    düşünüyorum da o eksikliği bir gün bulacak olsak bile yine de tatmin olamadan sıkıntılı yaşantımıza devam ederiz. Çünkü
    hayat bize sunduğu fırsatların yanında (tabi iyi veya kötü hadiseler de olabilir), bir alana bir bedava misali bir de eksikliğini
    hissedeceğimiz bir şey de vermiyor mu? Tıpkı mükemmel kek yazınızda altan alta anlatmak istediğiniz gibi hangi keki seçersek
    seçelim aklımız hep bir başka kek de kalmayacak mı? Anlayacağınız üzere kendimi çok sıkıntılı hissediyorum. Belki de günün pazartesi olmasıyla alaklıdır yada sadece psikolojimle. Fakat yine size katılmadan edemiyorum belki de bir gün kuzursuz şekilde bir denge yakalaya
    bilirsek hayatımızda sıkılmaya biliriz. Fakat bu ne kadar sürer?

    Saygılarımla...

    Rumuz: Sıkılgan Ruhun Sancısı

  • Batu Yazan dedi ki...

    Selam, öncelikle "mükemmel kek" yazımda kek tarifinin ötesinde bir şeyleri anlatmaya çalıştığımı farketmenize çok sevindim.
    Sıkılma kısmıysa; bence sebep pek tabi hissettiğimiz o eksiklik zaten dengesizliği de yaratan bu eksiklik yani farklı şeyler değiller. Ve o eksikliğin tatmini durumunda evet yine mutlu olamayacağzı çünkü bu sefer de başka bir şeyin eksikliği içine gireceğiz. Paradoks.

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB