Karanlık Tarafa Nasıl Geçilir?

5 Temmuz 2011 Salı 2 yorum

Selam insanlık. Umarım dün dediklerimi yapmış, ters uyanmış, dişinizi ters elle fırçalamış ve bugün altınıza don giymemişsinizdir. (Bu psikopat ne diyor diyen varsa dünkü yazıya bir göz atsın) Evet bu sabah yine bildiğiniz gibi ofisime geldim kahvemi aldım, kendisiyle biraz konuştuktan(kahveyle) sonra e-postalarıma göz attım, açıkçası bir iki gündür bakmıyordum dolayısıyla isteklerde bir yığılma olmuş o yüzden hangisini önce hangisini sonra yazacağıma karar veremedim, aralarında kura çekmek zorunda kaldım.
Dolayısıyla seçtiğim konu çok istek alan bir konu olmayabilir ancak konu konudur, istek istek, gerçekte gerçek. Bu okuyucum ya dalga geçmiş ya gerçekten merak etmiş burasını tam bilemiyorum ama ben görev icabı konuyu açıklıyorum. Konumuz; Karanlık tarafa nasıl geçilir?
Öncelikle şahsım adına bu konuda bir taraf olmadığımı belirtmeliyim, haydi hep beraber karanlığa geçelim diye yazmıyorum bu yazıyı. Bana ne sorulduysa ona cevap veriyorum sadece.
Bu arada sevgili okurlar karanlık taraf dendiğinde ne anlıyorsunuz emin değilim ama mevzu derin o yüzden baştan kısa bir açıklama yapıyorum. Evrende iki güç vardır aydınlık ve karanlık taraf. Aydınlık taraf daha çok sevgi, saygı,hoşgörü vb. gibi sözde pozitif anlamlarla taçlandırılırken. Karanlık taraf nefret, hırs, intikam gibi sözde negatif özelliklerle ilişkilendirilir.(Benim için pozitif negatif yoktur) Her insan seçerek ya da bilmeyerek bu iki taraftan birinde yer alır. Bu taraf seçiminin gözle görülür en belirgin farkı basitçe şöyle olur; ya huzur ve barış içinde hayatı kabullenirsiniz, ya da hayatla bir savaş içine girer Dünyayı ele geçirmeye çalışırsınız. (abartmıyorum) Karanlık taraf yanlıştır, aydınlık taraf doğrudur demiyorum bu benim işim değil. Tek bildiğim ve söyleyebileceğim şey ikisinin de güzel yanları var. Taraflar arası geçiş mümkün olup bana sorulması halinde aydınlık tarafa da nasıl geçileceğiyle de ilgili bir açıklama yapabilirim.
Ayrıca okuyucumun sorusu aslen yetersiz olduğu için, konuyu genişletiyorum; karanlık tarafa nasıl geçileceğini anlatacağım ama önce karanlık tarafa neden geçilmek istendiğini bir açıklayalım;
Karanlık taraf getirdiği güçler bakımından aydınlık taraftan üstün görülür. Tek sebep bu. Ancak içinde olmayan bilmez, karanlık taraf içinde yeralması daha zor olan taraftır, kişi güçlüdür güçlü olmasına ancak karanlık yaşamı seçmek isteyen kişiyi derin bir yalnızlık ve keder beklemektedir. Bunu bildikten sonra hala ben karanlık tarafa geçeceğim diyen varsa lütfen okumaya devam etsin.
Oraya ha deyince geçilmez bunu aklınızdan çıkarın önce, bu olay ciddidir arkadaşlar, bu bir duvar değildir ki bir adım atıp öte yanına geçelim.Ayrıca karanlık tarafa geçmenin birden fazla yolu vardır ancak bu yazımda sadece öfkeyi kullanmaktan bahsedeceğim.
Her şey gibi bu geçişin de bir bilimsel açıklaması vardır; Geçişi anlamak için anatomisine bakmalıyız.
Hemen aklıma ilk gelen duygudan yola çıkıyorum “korku” İnsanlar pek çok şeyden korkarlar(aldatılmak, kırılmak, üzülmek, ölmek vs) ve bu bildiğiniz üzre çok da keyifli bir his değildir bu. İnsan olarak bize zevk vermeyen şeylerden uzak durmak istediğimizi sanıyorum hepiniz zaten biliyorsunuz. İşte bu nokta da bir seçim hakkınız doğar;
Korkudan nasıl kurtulacaksınız?
Korkuyu kabul ederek, onu severek, sayarak evrenle barış içinde olarak diyenler ivediyetle yazıyı okumayı kessin bu arkadaşlar henüz hazır değiller. Çünkü karanlık taraf yolcusu için korkudan kurtulmanın tek yolu korkunun kendisi olmaktır. Siz korkulacak şey olduğunuzda korkacak hiç bir şey kalmaz geriye. Bırakın dünyanın geri kalanı sizden korksun.
Peki bunu nasıl yapacaksınız? Tabiki öfkeyi kullanarak, öfke bildiğiniz gibi karanlık tarafın anahtarıdır. Yapmanız gereken tek şey her duygusal kırılımınızın, travmanızın, acınızın arasına bu duyguyu eklemektir o kadar.
Örnek veriyorum,
Canın mı yandı?(yere mi düştün, elini mi kestin) – acıyı düşünme, öfkelen
Kalbin mi kırıldı? – Üzülme, ağlama, öfkelen
Birşeyden mi korktun?(karanlıktan, ölümden, bir insandan) – geri çekilme, korkuyu kabul etme öfkelen.
Öfkelendiğiniz şeyin bir anlamının bile olması gerekmez , sadece öfkelenin. Olayda mantık aramayın. Öfkelenin gitsin. Zaten bir yerden sonra otomatiğe bağlayacaksınız emin olun. Unutmayın insan programlanabilir organizmadır. Kendinizi neye alıştırırsanız o olursunuz. Bu öfke dediğimiz meret sizi ele geçirdiğinde geride hiç bir şey bırakmaz unutmayın,ne korku, ne endişe, ne tereddüt, ne üzüntü. Sizi tamamen ele geçirdiğinde göğsünüzde muazzam bir güç hissedeceksiniz işte o güç sizi o an için herşeyden korur ve daha güçlü kılar. Ancak öfkeyi kullanma konusunda henüz acemi olanlar varsa şunu sakın akıllarından çıkarmasınlar:
1-Öfke bağımlılık yapar(Hiç bağımlılığınız yoktu ya iyi oldu bu)
2-Öfke sonrası daha önce yaşamadığınız türden bir boşluk tükenmişlik hissi yaşarsınız. (Normalde yaşamıyordunuz ya bakın ne güzel renk geldi hayatınıza)
3-Bir yerden sonra ister istemez öfkeniz sizden daha güçlü bir hale gelecektir, kontrolü yitirmeye başladığınızı hissettiğiniz bu noktada bu duygudan uzaklaşmaya çalışın.(kedi köpek sevgili mıncıklanmasını tavsiye ediyorum)
Son olarak konuyla ilgili şunları söylemeliyim;
Unutmayın sadece iki ana duygu vardır ki diğer tüm duygulara baskın gelir, öfke ve sevgi. Her ikisini de hissetmeden dahi yapsanız o tarafın etkisi altına girersiniz. Pratik olarak çalışırlığını test etmediğim hiç bir şeyi yazmam, o yüzden deneyin görün, durduk yere gülün, ya da yukarıda dediğim gibi her halta öfkelenin, yapın ama bunu. İkisi de korkuyu yenecek sizi güçlü kılacaktır. Nasıl yenmek istediğinizse size bağlı. Ya gülüp geçin hayata ya da korku neymiş gösterin onlara.
Kedileri korkutmayın kırarım kafanızı. Yarın görüşmek üzere.

2 yorum:

  • Unknown dedi ki...

    Yazınızı meraktan okudum daha derine inecegom dediğinizde mutlu oldum ama umduğum gibi bir yazı olmadı ama hakını vermeliyim gerçekten iyiydi bir buplede olsa bir kapı açtınız bu yazıyı okuyan insanlara

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB