80’lerde Ne izledik? Ne Olduk?

17 Temmuz 2011 Pazar 1 yorum

Evet yine ben, evet yine bir Pazar. Nasılsınız diye sormuyorum saçma oluyor nasılsa cevap veremeyeceksiniz. Boş laflar etmeden konuya geçiyorum. Konumuz “80’lerde Ne izledik? Ne Olduk?”
Konu önemli hatta çok önemli hatta o kadar çok önemli ki şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum; Meğer beni ben yapan şey büyük ölçüde izlediklerimmiş.
Sene bilmem kaç, o sıralar hap kadarım.(küçüğüm yani) Hap kadarım ama kuru bir sünger nasıl suya hasretse bende o derece bilgiye açım(benzetmeye bakın hele, düşünün artık nasıl bir açlık) Dedim hadi bakalım başlayalım artık, getirin şu bilgileri yükleyelim. Hemen sağdan soldan uşaklar koşarak geldi ellerinde video kasetler bende kuruldum televizyonun karşısına başladım izlemeye.
İlk eğitimimi, yani karakter yapılanmamın temelini kung-fu filmleriyle attım.(Dedim ki uşaklara neden bunlarla başlıyoruz? Videocuda bunlar vardı bunları aldık dediler) O dönem sayısız usta var; kimi kaplan pençesi, yılan yumruğu , kimi ejder kanadı, dilber dudağı tekniğiyle dövüşüyor herbiri farklı özelliklerde, herbirinin güçlü ve zayıf yanları var haliyle. Ama basite indirgersek bu ustaların dört ortak özelliği vardı;
1-Saygılıydılar (Çok iyi hatırlıyorum ki sürekli bir ovada karşılaşıp dövüşme durumu söz konusuydu. O dönem demek ki şehir içinde kapışılmıyordu. Bu bana topluluk içinde uyumlu olmayı öğretti. (Bir nevi yol yordam bilgisi) Medeni olup ovada yaylada dövüşmeliydik.
2- Yavaş çekimde dahi benim takip edemediğim kadar hızlı konuşup tekme tokta atıyorlardı.(Çok havalı)
3- İstediklerinde uçabiliyorlardı. (Açıklama yapmaya gerek dahi yok- süper!!)
4-Hepsinin mutlaka sarhoş ve yaşlı bir kung fu hocası mevcuttu.( Alkolik yaşlılara olan saygım sanırım buradan geliyor, sürekli onlardan birşeyler öğrenebilirmişim gibi hissetmemin nedeni bu)
Dedim olay bu. Ben bunlardan biri olucam. Ve başarımda
Beni tanıyanlar herkes bu dört muhteşem özelliği barındırdığımı çok iyi bilir. (saygı, hız, uçabilmek ve alkolik hoca)
Aslında o dönemde çocukluğunu yaşamış her eril birey zaten bir fahri kung-fu ustasıdır. İnanın o kadar çok izlenmiştir ki bu filmler, kanımca 80 kuşağı bir insana sataşılması, içinde yıllardır uyur vaziyette yer alan o savaşcıyı uyandırabilir ve tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Şahsım adına çok iyi biliyorum ki yeri geldiğinde otomatikman(hastası olduğum bir başka kelime) Bruce Lee tekmesi savurabiliyorum. Kung-fu filmleri üzerine destan yazabilecek kadar bilgili olsam da sanırım bu kadarı bugünlük yeter.
Evet saygıyı , hızı tekniği kung-fu’dan öğrendim.
Peki güçlü olmayı nerden öğrendim?
Pek tabi He-man’den.
Takım ruhunu, liderliği ve yeri geldiğinde şekil değiştirebilmeyi Voltron’dan(ah siyah aslan ah başıma ne dertler açtın)Thunder Cats’den ve Transformers’dan.(Bu arada şimdiki çocuklar Bummle Bee’yi “Camaro” sana dursun biz onun Vosvos olduğunu çok iyi biliriz.) *Camaro(Chevrolet) bir araba modelidir bayanlar bilmeyebilir.
Haksızlığı Sylvesterla Tweety’den. (Kediye kuş yemeyi yasaklayan gerçeklik kahrolsun)
Depresyonu Clementine’den. Hayatımın çok ciddi bir bölümünü bu çizgi filmin altına yatan gerçeği araştırmakla geçirdim ve sonunda buldum. Salaktılar. Bunu yayınlayan da yazan da çizen de salaktı. İnsan bir çizgi filmin etkisinde 30 yıl kurtulamaz mı arkadaşlar? Yok olmuyor kurtulamıyorum, kurtuldum diyenler de bol keseden atıp tutmasın zira çizgi filmin müziğini 30 saniye dinletirim eski kabus dolu günlerinize geri dönersiniz ona göre.(Şimdi sakın merak edip internette aramayın müziği, evet bulabiliyorsunuz ve bulduğunuzda bulmuş olmanıza çok pişman oluyorsunuz, az önce yaptım şuan çok mutsuz mesela) O yüzden haydi bir kez daha hep bir ağızdan; Clementine ALLLAH bin bir türlü belanı versiiiinnn” diyor ve devam ediyoruz.
Nerde kalmıştık... ha evet tamam dedim uşaklara karakterimin temellerini attık pek çok şey öğrendim artık birazda sosyal toplumsal olaylara girelim dedim, onlarda dediler ki aileden başlayalım;
Çok merak etmiyorum dedim ama ısrar ettiler, sırayla gülen gözler ve mutlu günler filmlerini izledim ardından dedim ki bu filmler iyi hoş ama aile kavramı bana biraz komik geldi. Onlar da karşılık verdi
-Aaaa olur mu öyle şey aile önemlidir izlemeye deva....
araya girdim, dedim teşekkür ederim yardımlarınız ve emekleriniz için bundan sonrasını ben hallederim.
Öyle de yaptım.
Sonrası benim tercihimdi,
Seçimimi ağırlıklı korku ve bilim kurgu konusunda kullandım. (İzlemeyenler mutlaka izlesin Videodrome, Scanners, Re-Animator, Pumpkinhead, From beyond, In the mouth of madness, Lawnmower man)
Pornoyu her zaman sevdim. Aşk filmlerini bazen. Dramlarıysa hiç.
Kedi oluşuyla elde ettiği fare yeme hakkını, yaşamı boyunca kullanamayan Tom’un dramını izlemeyi hiç mi hiç sevemedim. Jerry’nin hakkında ettiğim küfürleri duyanlarsa beni hiç sevmedi.
Yarın görüşürüz.

1 yorum:

  • Adsız dedi ki...

    seksen ve doksanların iz bırakan pop şarkıları,klipleri, kıyafetleri, filmleri falan da konu eden bir yazı bekliyoruz :)

 

©Copyright 2011 Taboo | TNB